29.03.2007

AJİTASYON DİİL EN Bİ HARBİ DUYGULANIM PÜSKÜRMESİ..


Günler günleri,
geceler geceleri kovalamaktayken,
yazarınız hayatgibi,
günlerini şaşırmış,
etrafındakilere
"bugün günlerden neydi yaaaaa?"
ya da

"bugün çarşamba mı salı mı???"
diye sorup dururken,
bir taraftan da,
başladığı yazıyı,
bir seferde bitirebileceği günler olacak mı diye merak ediyordu..
( çünkü tam yazı yazacağı sırada,
muhtelif sorularla mütemadiyen rahatsız ediliyordu )

Hikayesini yazmayı düşündüğü bir sürü insanı kafasında yaratırken,
bazen öykülerinde anlattıklarının,
gerçekte yaşanmış olduğu vehmine kapılıyor,
bunların bizzat kendi başından geçmiş "tehlikeli masallar" olabileceğiyle ilgili kuşkular,
beynini kemiriyordu...

Sonra,
neden yazacaklarına kendisinden başlamadığını düşündü?
Çok net,
billur bir sesle değil de,
daha kısık ve gizemli,
başka bir perdeden..

İçinden geçirmediği,
çok da bilmediği bir alemin içine dalıverdi..
Blog ( bilok okunur! ) alemi..

Esasen kendisi,
eskiden beri yazar dururdu..
Hatta lise yıllarında,
elinde kalem baş ucunda kağıtla yattığı olurdu..
Devamlı çantasında minik defterler aşır,
yok onu bulamazsa,
kağıt veya muadili bulduğu şeylerin üzerine yazar da yazardı..

En büyük hayallerinden 2’ si ise şöyle sıralanmaktaydı :
1- Bir gün mutlaka köşe yazarı olmak
2- Bir gün mutlaka kitap çıkarmak..

2. sini yaptırabilmek
ve yazdığını okutturabilmek için,
önce en azından 1. yi yapması gerektiğine karar vermişti.

Evet,
kesinlikle köşe yazarı olmalıydı ama nasıl??
En iyi yolu öğrenmek için,
bütün köşe yazarlarını incelemeye başladı..
Ama o da ne?
Onun kendi kendine "çiziktirdim işte bi şiyler"
dediklerinden çok daha berbat yazılar,
her gün gazete sayfalarını süslüyordu..
Haftada 3 tane yazı yazan muhteremler,
kendisinin 10 katına kadar maaşlar alabiliyordu!!
Aman allahımdı yani durum,
olamazdı!!!

Yılları bu biçimde hayıflanmakla geçti..
Taaa ki bu bilok denen işin içine girene karar..
Para almayacaktı belki bu işten,
öyle binlerce okuyucusu da olmayacaktı,
ama 10 kişi bile olsa,
okuyacaktı ya onun yazıp yazıp köşeye attığı şeylerden bazılarını,
bu ona yeterdi
( ayy sezercik filmi gibi oldu )

O yüzden bir karar verdi,
sevgilisi ve bi kuzeni dışında bu biloktan kimseye bahsetmedi..
Yani "gerçek hayat" tan tanıdığı insanların,
onun buralarda olduğundan hiç haberi olmadı...

Tamamen yabancı okuyucuları olsun istedi,
uzak uzak yerlerden
( İstanbul da olur tabii
orası lafın gelişi!! )
Okuyucusundan tek isteği ise,
sayfasını terk edip gitmeden önce,
minik de olsa bir yorum bırakması
ve ertesi gün mutlaka yeniden gelmesiydi...

Günlerden bir perşembe
( yoksa bugün çarşamba mıydı??? )
bu duygularını bütün ziyaretçileriyle paylaşmak istedi..
Bütün bu biloka girme serüvenini,
"du bi anlatiyim bakalım" diyerek buraya aktarmak istedi..

Daha fazla okuyucuya
ve daha fazla yoruma,
neden ihtiyacı olduğunu anlatmak için...

3 yorum:

dolphinblue dedi ki...

ben senin her yazını takip ediyorum sevgili likelife,

ama ortak dostlarımızın bloglarında yada kendi bloğumda seni görüyor olmam neredeyse imkansız...

takip halindeysen eğer giderken sende minicik bir iz bıraksan,daha iyi olmazmıydı sence? ( yorum yani :))

bu durumu iki şeye bağlıyorum; ya çok yoğun çalışıyorsun yada sevgili butterflyvalley gibi yorum yazma konusunda fena halde tembelsin yahutta sevmiyorsun ( butter öyle diyor da bende ondan öyle yazdım :))

şu mutluluk filmi ile ilgili yazdığın yazıyı okudum ben... bu hafta sonu gitmeyi düşünüyorum. gidipte seyredersem eğer helallik alabilmek için mutlaka bir yorum bırakacağım blogcuğuna :))

sevgiyle kal

dolphin

alpernatif dedi ki...

Dur bir de,dün unuttum
KAZAĞAAAM ÇOK GÜZEL

atalet dedi ki...

ismime tanıdık nakarsın diye düşünündüm.. aynı bloglarda sık sık alt alta yorum bırakışımız nedeniyle..
ve tanıtımsız selamsız bi anı aktaracağım..
geçen yıl sinemadayaız..
tam gün dediğimiz sistemin dibini çıkarmış bir mesai sahibi (09-19 hafta içi 09-16 ctesi ) ben ve tam gün devlet memuru bi arkadaşım ..
antraktta..
aaa merhaba iki çift birbirini selamlıyor..
napıyosun nerdesin.. adamın biri.. kadının birini tanıyor ve eşler de çapraz cins tanıştırılıyor..
adam beyaz yak bankacı..
işten ayrılmış..
napıyorsun diyorlar..
gazetede köşe yazıları yazıyorum..
diyor.. ekonomi hakkında.. 15 günde bir..
aaaa okuyalım diyor karşı çift..
adam okuyun tabii.. ama şimdi yıllık izindeyim =D..
işte o an bizim bittiğimiz andı..
ertesi gün patronuma anlattım..
gözüme baktı..
ben de yazarım dedin di mi dedi ?? hem yıllık izin de istemem dedin di mi ??

=)