28.08.2012

BAŞIMIN DERDİ


bahtsız bedevi bendenizin başına yine bi şeyler geldi.
geçen perşembe benim doğumgünümdü.
haftaiçine geldiği için haftasonu yaparız bi şeyler filan diyip,
sadece dışarda bi yemek yedikten sonra eve döndük.
TV izlerken uyuyakalmışız,
lavaboya gitmek için kalkmaya çalıştım,
bi baktım dünya gidiyor!
inanılmaz bir baş dönmesi.
uyuyup uyandım ya ondandır, birazdan geçer dedim.
biraz sonra tekrar kalkmaya çalıştım,
bırakın ayağa kalkmayı doğrulamıyorum.
sevdiceği uyandırdım ben çok kötüyüm diye.
bekledik bekledik geçmiyor!
ben bir de korkudan ağlamaya başladım mı!
beynim gitti kesin felç geçiricem birazdan filan diyorum.
arabaya binip hastahaneye gidecek kadar bile ayağa kalkamıyorum.
doğrulamıyorum.
sonunda ambulans çağırdık.
sedyeyle yata yata götürdüler hastaneye.
nöroloji doktoru vardı nöbetçi.
baktı nörolojik bi şey yok gibi dedi.
iç kulaktaki kristallerin yaptığı bi baş dönmesidir dedi.
biz geçici tedbirler alalım siz bir kulak burun boğaz doktoruna görünün dedi.
serumlar filan ancak eve gidebilecek hale geldim.
saat sabahın 6'sıydı.
ama 3-4 gündür yaşıyor muyum yaşamıyor muyum belli değil,
lavaboya bile korka korka gidiyorum,
her ayağa kalkışım olay,
bazen yatarken bile kötü hissediyorum kendimi.

hastahaneye gittiğimizin ertesi günü sevdicek izin aldı,
sonra da cumartesi-pazardı zaten,
ama dün evde yalnız kalmak zorundaydım!
epey zorlandım.
bugün babamla kulak burun boğazcıya gittik.
pek bir yorum yapmadı doktor,
bir işitme denge testi istedi yarın onu yaptıracağım.
bir de kan filan aldılar işte belki B vitamini eksikliği vs olabilir diye.
yarın yine doktorlardayım yani.
bugünü de nasıl atlattım ne siz sorun ne ben söyleyeyim,
bi yatıyorum bi kalkıyorum.
aslında bilgisayar başında da kötü oluyorum ama biraz yazarsam belki rahatlarım dedim.

gelişmeleri iletirim.

19.08.2012

Gecenin körü


Kendine neden bu kadar zararı olur insanın bilmiyorum.
Ama kendime zararım var bu kesin.
Kendimi severim de aslında.
Ama bu saatlerde her gece uyanık olduğuma göre ben,
yolunda gitmeyen bir şeyler var aramızda.

Hırpalanmamın sebebi ben de değilim aslında ya, neyse.


8.08.2012

Deniz'im

Müjde, müjde!

Güzeller güzeli yeğenim Deniz'im bugün dünyaya geldi.
Aslında 9 Ağustos demişlerdi,
sürpriz yaptı bize bugün geldi.
Hem de annesiyle babasının evlilik yıldönümlerinde.
8. yıl hediyesi!

Öyle tatlı ki.
Öyle güzel ki.
Ameliyathane kapısında bekledim onu,
ama yüzünü görene kadar tahmin edemezdim içime böyle sevgisinin geleceğini.
İnanılmaz bir duygu.

Bir de saçlı maçlı bayağı 40 günlük bebek gibi doğdu yavrum.
Herkes hayran hayran seyretti güzelliğini.
Çok tatlı çok.
Allah isteyen herkese nasip etsin,
en azından benim gibi yeğen sevgisi görmeyi.
Çok mükemmel bir şey şu anda duygularımı ifade edemiyorum yoğunluktan.

Bugün bütün gün yanındaydım,
yarın yine gideceğim ama şu arada geçen kısacık zamanda bile öyle özledim ki.
Keşke hep yanımda olsa.

Güzeller güzelim hoşgeldin.

2.08.2012

kısa kısa..


*** Hazırlık maçında futbolu kasaplık zanneden birileri Semih'imizi sakatlamış.
Sen kendine dikkat et çocuk, senin saçının teline zarar gelince biz burada acı çekiyoruz.

*** febe vaslui ile berabere kalmış.
"haydi bakalım"

*** Kadın voleybol takımımız bugün güzel bir galibiyete imza attı.
Yalnız ölüm grubuna düştüğümüz için işimiz hala zor.
Şimdi bilmeyenler için:
Grupta 6 takım var, 4'ü çıkacak.
ABD ve Brezilya son olimpiyat finalini oynamış 2 takım ve onlar kafadan çıkar bana göre.
Çin de son 7 olimpiyatta 5 madalya almış ekol bir takım.
Ve son 3 olimpiyatta yer almış oyuncular hali hazırda oynamaktalar.
Yani tecrübeleri fazlasıyla var.
Geriye 1 kontenjan kalıyor.
Sırbistan, Kore veya biz gireceğiz bu kontenjana da.
Sırbistan'ı yendik.
Kore'yi de muhakkak yenmemiz lazım.
ABD maçından umudum olmadığı için Kore maçını kazanıp diğer maçların sonuçlarına bakacağız.
(Brezilya' ya yenildik ama 3-2 yenildiğimiz için 1 puan aldık o maçtan.
Sırbistan ve Kore Brezilya' ya 3-0 ve 3-1 gibi skorlarla yenilirse avantajımıza olacak bu.

*** Kadın basketbol takımımızın ABD ile yapacağı maç başlıyor.
İşiniz yoksa izleyin derim, yenilsek bile ilk 2 maçımızı kazandığımız için çok kaybettiğimiz bir şey olmayacağının rahatlığıyla en azından ABD' deki inanılmaz oyuncuları izlemiş olursunuz, ben izlemeye kaçıyorum.

Öpüldünüz!



1.08.2012

Matem


Ülkü Adatepe vefat etmiş.
Tüm Atatürk evlatlarının dolayısıyla benim de kardeşimiz sayılırdı.
Başımız sağolsun.

O büyük insanın yanındadır inşallah şimdi.
Onu çok özlediğimizi anlatıyordur altı yaşının sesiyle.

Işıklar içinde uyur inşallah güzel insan.



son olanlar..


merhabalar herkese.
sık sık gelip kısa kısa yazma kararımı uygulayacağım bundan böyle.

ama arayı kapatmak için önce arada olanlar:
geçtiğimiz günlerde aile sponsorluğunda 1 hafta Bodrum'a gittik.
tatil gibi eğlenceli bir şeyi yaparken bile zorlandım.
önce yolda ağlamaya başladım,
ben bu kadar uzun yola niye çıktım salak gibi,
şimdi nasıl gideceğim o kadar yolu diye.

ilk plan Assos'tu çünkü.
yakındı, gidilebilirdi.
ama ben Bodrum'u özlediğim için ite kaka oraya çevirdim olayı.

yola koyulunca da korktu gözüm.

neyse yastıklarla filan gittim bir şekilde.
ama yazın en sıcak günlerinde gitmişiz,
ortalama sıcaklık 47-48 derece.
güneşe zaten çıkamıyorum da,
20 koruma sürüp gölgede oturduğum halde bayılacak gibi hissediyorum kendimi.
( buna rağmen dönüşte güneş alerjisi olmayı da başardım, duvar beyazı olduğumdan )

bir tarafan da sevdicek 1 yıldır bu izni bekliyor zehir etmeyeyim diyorum.
denize girdiğim dakikalardaki güneşe maruz kalma anları bile başımı döndürüyor.
normalde bir girişte 1 saat denizden çıkmayan ben,
ıslanıp çıkıyorum hemen,
açılamıyorum,
denizde fenalaşırsan ve çok açılmış olursak belki çıkartamam ikimizi birden kıyıya diyo çünkü sevdicek.
ite kaka geçiyor yani denize girmeler.

1 kere tekneye çıktık.
durduğumuz yerlerden birinde 1-2 kez dalıp çıkınca fenalaşır gibi oldum,
teknede sırt üstü yattım bir süre geçti.
döndük.
akşamında yemek yerken bir baş dönmesi başladı,
daha 2 lokma aldığım yemeğimi bırakıp ağlaya zırlaya odaya koştum.

odada sevdiceğe bi ambulans çağır diyorum bi vazgeçiyorum.
hastahaneye gitmek istemiyorum bu bir.
gidersem Ortakent'te Acıbadem açılmış oraya güveniyorum,
ama Türkbükü'nde kalıyoruz,
Ortakent-Türkbükü arası epey bozuk ve virajlı bi 30-40 km yol var.
o haldeyken bana işkence.
ambulansla bile gitsem dayanamam gibi geliyor.

sonunda odaya tost falan söyleyip zar zor onu yiyip uyudum.
sabah 6 gibi uyandım hala başım dönüyordu.
en son 10-11 gibi "eh işte" denecek duruma gelince zar zor devam ettim tatile.

ama her arabaya binişim her denize girişim öncesinde ya da yapacağım herhangi bir şeyden önce hep düşünüp tartmam gerekiyor orada da burada da.
bu haldeyken nasıl çalışıp hayata döneceğim hiç bir fikrim yok.
dönemezsem bu ev de dönmeyecek artık.

daha önce yazmış mıydım bilmiyorum,
yeğen de bekliyoruz şu sıra.
14 ya da 18 Ağustos demiş doktor ama her an gelebilir artık.
inşallah sağlıklı doğar,
inşallah ben de onunla ilgilenirken biraz dertlerimi unuturum diyorum ama bilmiyorum.
bir de benim için kendi teyzem çok önemli.
ben de eğer sağlıklı olursam ve uzun yaşarsam onun hayatında çok önemli olmak istiyorum.

yani büyüdüğünde filan,
ne bileyim diyelim çok kötü bir şey yaptı,
tüm dünya ona sırtını da dönse onu her zaman her haliyle nolursa olsun kolları açık bekleyen,
çatlak ve herşeyini kabul etmeye hazır bi teyzesi olduğunun güvenini hissetsin istiyorum içinde.
yani hep "nolursa olsun teyzem var benim" desin.

doğar doğmaz hissettirmeye çalışacağım içimdeki bu sevgi ve kabullenmeyi ona.
bana çok alışssın,
biraz büyüyüp konuşmaya başlayınca, bir kaç gün bensiz kalsa " teyzeme götürün beni" diye tuttursun istiyorum.
ben ağlardım çünkü teyze teyze diye küçükken.

işte bir yanda saçma sapan hayaller.
bir yanda sağlıkla ilgili haller.

1 yıldan fazla oldu ben hep karanlıkta yürüyorum.