28.02.2008

SARI KIRMIZI AŞKINA... RE RE RE RA RA RA..


hiç şaibeli diyenlere,
ya da gölge düşürmek isteyenlere kulak asmıyorum.
galatasaray' ımın galibiyetiyle
ve sonsuzca şımartılmış fenerbahçeye verdiği dersle gurur duyuyorum.

yıllardır herşeyleriyle onaylanıp,
göklere çıkarılmaya alıştıklarından,
gerçek kuralların uygulanmasına bunca şaşıran taraftarlarına da sadece geçmiş olsun diyorum..
( bu arada bizim verilmeyen 2 penaltımız da arada kaynadı,
ayrıca ilk yarının sonunda,
oyuncumuz kaleciyle karşı karşıyayken,
inanılmaz bir düdükle galatasaray' ı garantili bir golden etti,
hata varsa iki taraf için de geçerliydi )

biz zaten 4. dk.da golümüzü bulmuş,
istediğimiz oyunu da oynuyorduk.
fenerbahçenin maçın tamamında, dişe dokunur pozisyonu yoktu,
nizami kullanılmayan bir taç atışının ardından,
kişisel bir çaba sayesinde 1 gol buldu,
onun dışında hayıflanabileceği,
oluşturduğu pek fazla tehlike yoktu.
hiçbir şeye ihtiyacımız olmadan maçı alacağımız belliydi.

milliyet.com.tr' deki yorum bölümünde,
yer alan görüşlerden biri şöyleydi:
" Öyle bir maç oldu ki kurallar bakımından bütün teknik kadroların ders olarak tekar tekrar izlemeleri ve oyuncularına izlettirmeleri lazım. Futbolcuların sadece oyun oynamaları,
ne hakemle ne de rakiple oyundışı hiçbir polemiğe girmemeleri gerektiği anlaşıldı. Hiç bir şımarıklığa göz yumulmadı. Hakemi, ders gibi idaresinden dolayı kutlarım. "

aynen katılıyorum..
ayrıca galatarsaray' ı fb derbisinde 7 kişi bırakan
ve fbnin puan kaybettiği bir maçta da bilerek 2. sarıdan kırmızıyı göstermeyerek maçı tekrarlatan Ali Aydın zamanında,
beşiktaş' a sayısız kırmızı kart göstererek şampiyonluktan eden Cem Papilla zamanında,
" biz şu şu hakemleri seviyoruz " diye fb geçen sezon başında açıklama yaptığında
ve devamlı maçlarına bu hakemler atandığında,
Anelka, Nobre gibi oyuncular,
elle kolla gol atıp,
yaptıkları en sert faullerde sarı kart görmediklerinde,
bu akşam lanetler yağdırdıkları hakem,
bizi 4-0 yendikleri maçı yönettiğinde,
galatasaray her maçta sistematik olarak basın ve hakemler tarafından ezildiğinde,
neredeydiniz,
neden sessizdiniz?
hatta neden defalarca şaibeli hakemleri tebrik ettiniz?
o yüzden şimdi de itiraz edebilme hakkını,
br zahmet geçiniz..

son söz.
galatasaraylılar,
siz yenseniz de yenilseniz de,
en büyük ve en yücesiniz..
yok ötesi,
sizler birtanesiniz...


20.02.2008

sonuna kadar


bazı insanlar canlı müzik yaparken,
gerçekte olduklarından çok daha farklı görünebilirler( evet )

kendini tek başına hissetmekse berbat bir ruh halidir.

üstelik daha önce bu yollardan geçmiş insanların söyleyecekleri de bir işe yaramayacaktır,
çünkü herkesin durumu kendine özeldir.

kısacası,

omuzlarında dünyada yapayalnız olduğun gerçeğiyle birlikte,
bir kez daha kendi kendinlesindir.
dileyebileceğin şeyler kısıtlı,öfkelerin ve kuvvetinse aynalarındır.
ki çoğu insan,
nedense senin güçlü olmandan korkup kaçar.
oysa tam tersi, karşılarında eğilip bükülenlere bayılırlar.

yine sen,

her zamanki gibi,
türkiye gibi bir ülkede(!)" sezen aksu çok da matah biri diil aslında "dediğin andaki kadar dışlanmışsındır.
karşında kalkan kaşların altında beliren" ama nasıl? " diyerek şaşırmış bakışların,
" bunu nasıl düşünürsün " diyerek kıvrılan dudakların,
tüm bu sıradanlıklarıyla böbürlenmelerine katlanmak zorundasındır.

onların aralarına biraz olsun karışmaya çalışmayı,

zaten kendinden verdiğin büyük bir taviz olarak görmektesindir.
ama ileride yaşayacağın büyük mutluluklar için,
bugün onların bir takım küçük kurallarına uyuyor -gibi görünmektesindir.

fakat " gelecekteki mutlu güzel günler " in aslında pek de ortalarda olmadığını,

kimsenin de senin iyiliğini ve mutluluğunu çok da fazla umursamadığını,
gerektiğinden erken farkedersin.

güçlü sezgilerine ve geleceği anlama kabiliyetine lanetler yağdırıp

"keşke saf ve boş insanlardan olabilseydim" diye iç geçirirsin.
ama hayatının sonuna kadar "duru ve acı gerçeği" her daim görebileceğini hissedip,
hiçbir zaman tam olarak anlaşılamayacağını bilerek,
hiç olmazsa ucunda ne olacağını bilmediğin,
farklı yollara basıp gitmek istersin..