15.12.2009

otomobillll uçarrrrrr giderrrr...


bu aralar benden bir şeyler duymak için uzun beklemek zorunda olduğunuzu biliyorum,
ama yazılarımı aralıklı olarak yayınlayabilmemin de sizin bildiğiniz " major " sebepleri var.
büyük bölümü,
yaşamımla ilgili radikal değişikliklere gitmem yüzünden..
daha önce bahsettiğim gibi uzuuun uğraşlardan sonra kendime istediğim gibi,
en azından belirdiğim çerçeveler içinde bir ev aldım.

evet gırtlağıma kadar borca battım ama geçen yıl da bundan daha iyi durumda sayılmazdım.
" en azından kendi mülküme ödeyeceğim " diye avunmalardayım.

gözlerimin çevresine bol bol mor halkalar yerleşti ve yaşlandım.
tüm bu gidiş gelişler sırasında çok yıprandım.
çünkü uzun zaman boyunca kafamda hep bir şeylerin muhakemesini yapmak ve irili ufaklı kararlar almak zorundaydım.

çoğunu çözmüş ama biriyle başa çıkamamıştım.
artık şehrin merkezinden biraz uzakta oturacaktım
ve burada toplu taşımanın da pek öyle muhteşem olduğu söylenemezdi!
beni işe nispeten rahat gitmem için bekleyen bir takım araçlara nasıl ulaşacaktım?

2 yıldır sabah akşam 25 dk yol yürümekten,
bunu yapamadığımdaysa taksiye tonlarca para vermekten bıkmıştım.
nasıl olsa birileri hayat inşa etme çalışmaları içinde olduğumu biliyordu,
bu yüzden herkesçe malum olduğu üzere parasızdım,
dolayısıyla daha fazla rezil olmanın bir yolu yoktu.
böylece ben de daha fazlasını nasıl isteyeceğimi araştırdım
ve bir araba almakta karar kıldım.

tabii ki paranın kaynağı ben değildim,
ama sonunda ben,sevdicek ve minik kedimizden oluşan çekirdek ailemize bir otomobil kazandırmayı başardım.
evet biraz yalvardım/zorlandım falan ama zaten işler çoktan çıldırmıştı.
ve ben daha fazlasına hazırdım.

küçük, 2. el, ucuz bi arabamız var artık.
sadece temiz ve işimizi görüyor.
bizim için minimum gerekliliği yerine getiriyor.
işe ve sağa sola ve heryere gitmemize yardımcı oluyor.
en azından,
" otobüse kadar, markete kadar, vapura kadar " vs nasıl gideceğini düşünmüyorsun.
bir noktadan sonra toplu taşımayı kullanacaksan bile,
" hmm tamam arabayı otobüs durağının oraya bırakırım " tarzı pratik planlar yapabiliyorsun.
ve İstanbul'da küçük, eski ve gösterişsiz olsa bile,
kendine ait dört tekerleğin olmasının şart olduğunu daha iyi anlıyorsun.

hele evleninceye kadar babanın arabasından poponu indirip otobüsle bir yere adım atmamış bir insansan.
ve evlendiğinden beri taksilere maaşının yarısını ödüyorsan.
bir gün yeter diyorsun ve bir araba alıyorsun.

biz de öyle yaptık.
2004 model bi Chevrolet Kalos aldık.
kırmızı,
65.000' de.
klimalı.
çift hava yastıklı.
aile arabası,
içi temiz, servis bakımlı :)))

ilan gibi konuştuğumu biliyorum ama uzun zaman boyunca hayatım sadece ev ve araba ilanlarıydı.
işte size bizim ufaklığın temsili bi fotoğrafı.
( şu an uygun bi resim bulamadım, araba bunun kırmızısı )








Allah borçlarımızı bitirmeyi nasip eder de bize arabamızla tatillere gittiğimizi gösterir,
biz de o tatillerde çektiğimiz orjinal resimleri ekleriz inşalahhhhhh..
Aminnnn..
ama siz şimdilik internetten aceleyle bulduğum bu fotoğrafla idare edin..

ve gelin bana,
baktıkça başımı ağrıtan tüm bu masrafların altından nasıl kalkacağımın ipucunu verin..