1.09.2008

yanında olmak...



bu hafta sonunun en rahatsız edici görüntüsü:
Ümit Özat’ ın yerde ölümle burun buruna,
gözleri yukarı doğru kayan görünüşü..
bilen bilir,
dayanıklıyımdır ben,
her şeye “ gözlerim dolmaz “,
olur olmaz ağlamam filan..
ama o görüntü beni (bile) tepeden tırnağa kaskatı kesti,
gözlerim hafif de olsa nemlendi.
( ki cimbomluyuz ezelden )

bi kere Galatasaray maçında (da) olmuştu bana bu.
Meduna bir anda kendini kaybettiğinde.
- adam ölüyor,
sözleri dökülmüştü sadece dudaklarımın arasından fısıltıyla
ve gözlerime tomurcuk tomurcuk yaşlar dolmuştu Ekvator’ da
- onca kişinin arasında -
ve ben güya sevgiliye çaktırmadan,
gizlice kurulamıştım gözyaşlarımı.

bu yüzden bence Mondragon ve Daum’ un ağlaması çok insancıldı,
doğaldı..
ama Ümit’ in gözleri kaymış,
kendinden geçmiş haldeki görüntülerinin defalarca her yerde yayınlanması şık kaçmadı..
kaç kez söylemek zorunda kaldım sevdiceğe,
şu görüntüleri değiştir, dayanamıyorum diye.
sonunda Rıdvan Dilmen de yorumlarını yaparken arkasındaki ekrana yansıyan görüntülere benim gibi tepki verdi:
- bu görüntüler çok hoş değil, artık kaldıralım, dedi.
ve en eski,
ve en has febelilerden olduğu halde,
ilk kez gözüme girdi.
( bir de milli maçlarda “ hadi koçum hadi aslanım, dur verme topu “ falan diye kendinden geçmesi hoşuma gitmişti. )

bu konuyla ilgili benim “ asıl “ ilgimi çekense başka bir meseleydi.
olayla ilgili görüşleri alınan Ümit Özat’ ın eşinin,
maçı evden izlerken çok korktum demesiydi.
buradaki anahtar kelime “ evde “.
kimsenin kişisel tercihini sorgulayacak durumda değilim tabii ama,
benim kocam futbolcu olsaydı,
onun herrr maçını,
hastalıktan gebersem bile tribünden izlerdim.
elimde değil,
ben böyle biriyim.
“ yanında olurum “.
bir olurum,
birlik olurum…
mücadeleyi damarlarımda hissederim.
“ basit ve dış kapının mandalı “ bir taraftar olmama rağmen,
çok büyük bir engel çıkmadıkça Galatasaray’ ın bütün maçlarını izlerim,
evde yoksa “ verici kanal “,
dışarıda,
ama izlerim mutlaka,
“ televizyondan “..
bir futbolcunun karısı da TV’ den izleyecekse maçı,
ne farkı kalıyor ki benden,
yani sıradan bir taraftardan?
aile demek,
aşık olmak demek,
bence sevdiğinle omuz omuz mücadele vermek demek.
Semih’ in karısı gibi maç sonrası çiçeği de kapmak demek :)

“ çok sevmek “ benim jargonumda bu..
kendine ayıracak hiç özel zamanı kalmasın,
her dk sevgilinin tepesine çıkılsın demiyorum..
demek istediğim,
gerçekten önemli ve destek gerektiren durumlarda sevdiğin,
aşık olduğun adamın yanında,
arkasında,
ulaşabileceği,
dokunabileceği,
gerekirse sarılıp ağlayabileceği bir uzaklıkta olmalısın diyorum..

benim lügatımda aşık olmak tam da bu..




Hiç yorum yok: