26.09.2008

insanlık ve çeşitli yaklaşımlar... ya da tuncay özkan..


insanlıktan çıkmak,
bir kapıdan çıkmak (çıkıvermek)
gibi kolay bir şey değil sanırdım.
kolaymış.
ama önce baştan almalıyım.

kanaat önderi filan gibi değil,
ufak bi “ görüş bildirici “ olarak sevdik söz konusu zatı.
öyle bir dönem,
öyle bir ülke düşünün ki
bütün medya bir kişiyi pohpohlamakta!
başbakan o günlerde müthiş revaçta.
( aslında son 6 yıldır )

herkes tarafından “ yakışıklı başbakanımız “,
masaya yumruğunu vuran,
süper kahraman,
“ insan olamaz bu üstinsan filan olmalı “
denilen başbakanımız,
asla eleştirilmezken
ve ben:
- açık olan bazı gerçekleri sadece ben mi görüyorum? diye,
televizyon başında sinirden kumanda kemirirken,
benim düşündüklerimi,
sadece onlar seslendiriyordu küçük bir stüdyoda,
güle kahkahalaşa.
gülerek eleştriyorlardı,
çarpıklıklarla dalga geçiyorlardı
ama hep doğruyu gösteriyorlar(dı).
cüneyt arcayürek’ le karşılıklı:
tuncay özkan.

ilk tepkimiz,
kendilerini müzelere filan kaldırmaktı.
hükümete karşı çıkan son insanlar olarak gösterilmelerini sağlamaktı.
zamanla bir sempati oluştu haliyle.
“ böyle düşünen tek ben değilmişim,
herkes,
hep beraber çıldırmamış neyse ki “ dedirttiler – sıkça – bize.

sonra ne oldu?
çok güvendiğim,
sevdiğim Cüneyt Arcayürek çekti kendini,
sıyrıldı bu olayların içinden,
kanaldan ayrıldı,
kanala karşı içimizde bir “ acaba “ oluştuysa da çabuk kayboldu.
ne olduysa kesin yaşlılıktan,
sağlık sorunlarından olmuştu.

sonra bu olay unutuldu.
“ sevgimiz “ de yuvarlana yuvarlana yürüdü gitti.

günler ilerledi.
bir gün kafamda şu cümleyle buldum kendimi:
- kesin annem salak kızım diyecek.

neden mi?
benim tezimdir,
insanları çok iyi tanırım,
yaşına rağmen senden iyi tanırım,
bu hayatta yanılmam,
çarpılmam,
korkmam
derim.
annem de der ki benim tecrübem seni döver
ve sen hala çok gençsin,
yanılabilirsin,
düşebilirsin.

işte bu yüzden kanaltürk’ ün satıldığını duyduğumda aklıma ilk annem geldi.
“ tamam işte! “ diyecekti.
“ bak yanıldın! “.
çünkü içinde bulunduğum şokun etkisi heryerimdeydi.
böyle bir kanal
“ tek sığınak “ diye görülen! bir yapı,
nasıl aynı kanalda defalarca eleştirilen bugün gazetesinin sahibine satılırdı?
kesin yalandır,
yok doğrudur filan derken gerçek anlaşıldı.
bu hata yapılmıştı.
bu vahamet yaşanmıştı.
diğer her şey yalandı.

annemi aradım.
dedi ki:
bu yaştan sonra beni bile şoka soktular!

evet,
o bile tahmin edememişti,
o bile bunun geldiğini görecek kadar ileri gidememişti.
yaşanan işte böyle bir şeydi.

o olaydan sonra
-haliyle-
tuncay özkan benim gözümde bitti.
tamamen, bitti.
( çünkü bende bu durumlar ya hep ya hiçtir,
yanlışsa son zerresine kadar bitmiştir! )

bir daha ne izledim,
ne takip ettim,
ne de “ kanal biz açılmış bak,
hala uğraşıyor adam,
diğer kanalı mecburen sattı “ diyenlere iltifat ettim.
dedim ya bir kere bitmişti.
geri döndürülemezdi.

şu tutuklama olayı gerçekleşti sonra,
üzülmedim.
sevinmedim de.
taş gibiydim.
soğuk, pürüzsüz bir parlaklıkla:
- evet alınmış, dedim.

çünkü kendisine artık kefil değilim.
ne yapıp ne ettiğini biliyor değilim.
hoş,
ergenekon safsatasına baştan beri inanamasam da,
varsa da vardır bağlantısı bana ne dedim.
( eden bulsun! )

fakat insanlıktan çıkmak başka bir şey.
bu durumdan yararlanan bazı şahıslar gerçekten insanlıktan çıktılar.
vurun kahpeye tiradı hiçbir zaman böyle canlı olmamamıştı!
çünkü iş döndü dolaştı
D.Dikmenoğlu hadisesine dayandırıldı
( yuh artık )

etrafta bunun binlerce örneği varken,daha dün eda taşpınar kalantor sevgilisiyle arasındaki
30-40-50 bilmediğim kadar yaş farkının ne kadar önemsiz,
aşklarının ne kadar büyük olduğunu haykırırken,
bir damla sesleri çıkmamıştı.
bu olaysa nedense damarlarına bastı!

vay efendim bu kadar yaş farkı doğru muymuş,
vay efendim o kızın o adamla ne işi varmış,
pedofiliymiş bu düpedüz(?!)
- bu arada kız galiba 27 yaşında, adam da 42 -

hatta yazarlıktan bi haber,
eskiden kendisini bi şey sandığımız,
ama ( biraz da perihan mağden’ in ısrarı üzerine )
birkaç yazısını okuduktan sonra yazmaktan zerre nasibini almadığını anladığımız Ayça Şen bu durum için şöyle buyurmuş:
- Avusturya’ daki kızını evinin bodrumuna kapatıp yıllarca tecavüz eden
ve ondan çocuk sahibi olan adamın durumuyla,
bu durum,
aynıymış.
yuh!
sadece yuh!
oha yani ne diyim.

cümle alem bu dediğinize güler de,
biraz insanlıktan nasibimi –çok şükür – aldığım için
ben gülemedim.

düşene vurun tamam da,
bu da olmaz be kardeşim.
topyekün mü sözleştiniz?
bu kadar mı seviyesizleştiniz?

tebrikler.
beni bu sefer de siz şok ettiniz!


Hiç yorum yok: