19.04.2007

BURALARDAYIM...


Merhaba arkadaşlar,
dün yazı ekle(ye)medim,
Çünkü artık buraya
neyi yazıp neyi yazmayacağım konusunda tereddütlerim var
ve bu tereddütler bana bir takım kısıtlamalar getiriyor,
ben de sınırlayıcı olan hiçbir şeyi sevmediğim gibi
bunu da sevmiyorum.

Şimdi eski rahatlığımla,
şuraya gittim,
bununla buluştum filan diye anlatmak bana biraz zor görünüyor.

O yüzden belki birkaç gün yazı eklemeyebilirim
ya da haberlere yorum yapmakla,
güncel konularla ilgili görüş bildirmekle yetinebilirim.
Ama özel hayatım bir düzene girene kadar,
o konuda pek bi şiyler yazabileceğimi sanmıyorum.
Tabii sağımın solumun belli olmayacağını hatırlatmama gerek yok sanırım.
Tutup üç gün sonra bu dediklerimin tersi bi yazarsam,
"bunu bunu bunu demiştin" demeyin,
"ne yapsam yeridir" diye zamanında uyarmıştım sizi zira.

Genel durumdan söz edersek,
ben iyiyim,
meraklanacak bir şey yok,
sadece her zamanki gibi işlerim yoğun
ve ben iş hayatından sıkılmaya her gün devam ediyorum.
Birkaç günlük bi haftasonu kaçamağı mesela,
iyi olabilir benim için.

Aslında son 2-3 yıldır İstanbul’ u bırakıp gitmek de vardı planlarımda.
Ama "şunu bekle"
"tamam bu da olsun"
"şu da bitsin ondan sonra" diye diye,
bu hep bi proje olarak kaldı.
Fakat şimdi uygulanabilirliği daha fazla.
İnziva değilse de,
birkaç sessiz sakin yıl geçirmek istiyorum deniz kenarında bir yerde
- mümkünse güneyde -

Mesela Kaş’ ın küçük bi köyüne filan yerleşmek istiyorum.
Ciddi ciddi oradaki ev kiralarına filan bile baktım.
Kafamda tek sorun oradaki iş imkanları + ailemin olaya göstermesi muhtemel tepki!
Fakat şu saatten sonra biraz da kendim için yaşamak istiyorum.
3 günde bir gittiğim aynı mekanların,
aynı sokakların,
aynı meydanların sıkıcılığı fena halde üstüme gelmekte.
Yani "herşeyden sıkılmak" dedikleri bu olsa gerek.
Şehir büyük,
insan çok,
ama içinde bana mutluluk verecek bir şey yok!

Ha,
3 gün uzak kalsam "ahhhh İstanbul’ um, seni çok özledim böhüüüüüüüüüü" diye zırlayacağımı da biliyorum,
çünkü İstanbul hakkında pek çok yazı yazmış bir sürü şairden bile daha fazla seviyorum İstanbul’ u..
Fakat şu anki hayat tarzımla yaşayamıyorum ki ben onu?
Haftada 1,5 güne sığdırılacak bir şehir değil ki İstanbul..
Kendime ayırabileceğim zaman bu kadar kısıtlandıkça,
İstanbul’ la ben birbirimize doyamadıkça,
uzaklaşıyorum ve soğuyorum ondan
( daha önce de söylemiştim, kaçanı kovalamam
)

O yüzden belki
kısa bi zamanda uygulamaya koyabilirim bu hain planı.
Sinsi bi bıçak saplayıp İstanbul' umun
sırtından,
kucaklayabilirim bambaşka kıyıları...
( bak bak bak )

En iyisi biraz fizibilite çalışması yapıp,
bu işin kısa süre içinde olabilitesini araştırayım ben
( nasılım? )


1 yorum:

caglarbilir dedi ki...

önce bir haftalık bi tatil vasıtasıyla ufak bir deney yapmalı bence de.
yazı... ruh... açmak lazım.