13.04.2007

13. CUMA YAZISI: Toplu Taşınma Hali ve İlişkilerdeki Uzmanlığım!


Otobüs vs toplu taşıma araçlarında,
biner binmez,
bi anda bütün otobüs-metro-motor vs sakinleri size bakıyor.
Neden kapıdan giren kişiye illa bakılır ki?
Sanki güven duyguları sarsılıyor,
"biz iyi kötü bi topluluktuk, bu yeni gelen bozacak mı bakalım bizim birliğimizi" duygusuyla,
aralarına katılan kişiyi bi inceleme mecburiyeti hissediyorlar.
Benden kendilerine bir halel gelmeyeceğini anlayanlar,
"otobüsteki doğal oturuş şekli" ne geri dönüyor da,
beni "beğenenler" aç gözlerle bana bakmaya devam ediyor..

Adamın suratına baksan,
zannedersin ki ben adamın rüya kızıyım,
yıllardır beklediği hayallerindeki insanım
ve en nihayetinde kader bizi bu araçta karşılaştırmış,
birazdan yanına oturabilecek olma ihtimalimle bana öylesine ağzının sularını akıtarak bakıyor ki,
o ihtimali birden sıfırın altında 85’ e düşüyor,
çünkü ben buz kesiyorum.

Halbuki normal dursa öyle,
dikkatimi çekmese,
kitabını okusa,
ne biliyim müziğini filan dinlese,
gidip oturacağım belki yanına..
Ama art niyetini açıkça belli ettiği için,
onun yüzünden gidip bir "teyze" nin yanına oturmak zorunda kalabiliyorum.

Ki hayatımda teyzeler kadar korktuğum bi şiy yoktur..
( Alpay Erdem 1, ben 2! )
Ellerinde kollarında mutlaka torbaları bilmemneleri olur,
onu da illa kucaklarına alırlar ki,
içinde börek çörek benzeri sıcaktan kokmuş yiyecek filan varsa kokusu iyice duyulsun da,
midemiz tamamen ağzımıza gelsin.
Artı sanki siz onun çantasını vs.sini taşımak zorundaymışsınız gibi,
tek bacağınızı kesinlikle kullanırlar,
ona üzerine eşyalarını koyabilecekleri masa muamelesi çekerler.

Siz rahatsız olduğunuzu anlatmak için bacağınızı biraz çekerseniz,
bütün yüzsüzlükleriyle oluşan boşluğa doğru hemen yayılıp tekrar üstünüze çıkarlar.
Bir de "yanımdaki nasıl olsa dişi mahlukat" rahatlığıyla,
kolunu bacağını her taraflarını size yaslarlar.
Erkek olsa yanında,
derli toplu oturacak "değmesin elime namahrem eli" titizliğinde ama,
"bayan" sa yanındaki sorun yok
( bayan sözcüğünden ne kadar tiksindiğimi söylemiş miydim? )

Halbuki otobüsteki birtakım "herifler",
bana yiyecek muamelesi yapmasa,
gider otururum yanlarına.
Şu haremlik-selamlık olayından ölümüne nefret ederim çünkü..
"aman bi kadın bulayım da yanına oturayım" diye,
bık bık tavuk gibi otobüs içinde koşturanlardan da iğrenirim.
Medeniyet denen bi şiy var yani.

Bi de şu var,
teoride,
benim yaşlarımda,
benim tarzımda olan insanların bana daha çok asılması lazım dimi?
Diil işte?
Bi koltukta 50 yaşında göbekli bi amca,
bi koltukta 25 yaşında,
kulağında walkman veya elinde kitabıyla giden bi çocuk varsa
ben gider o çocuğun yanına otururum,
çünkü biliyorum ki bana asılmaz,
beni rahatsız etmez.
Ne tersine bi dünya di mi?
Bu da böyle bi şey işte..

*******

Efem,
gamzeli yazarımız Tuna Kiremitçi ile,
korkunç karısı İclal Aydın ayrılmışlar.
Ben demiştim,
Allahım ben demiştim!!
Olmaz onnar kardeşler,
uyum denen, tarz denen bi şiy var demiştim ama dinnetememiştim.
Ha, şimdi onlar da benim dediğime geldiler.
Geldiler ve ayrıldılar.
Nooldu yani?
Tuna Kiremitçi karizmayı çizdirdiğiyle kaldı!
Bir daha öldür Allah kurtulamaz bu imajdan.

Dünya yapmacığı,
garip mimikleriyle,
"ay aslında ben çok fazla insan seven bi kişiliğim" diye yaptığı ağız hareketleriyle ortaya çıkan gamzeleriyle insanı gamzeden soğutan,
okunmayası,
izlenmeyesi,
bucak bucak kaçılası İclal Aydın’ la bırakın evlenmeyi,
ilişki bile kurmaması gereken Tuna Kiremitçi,
sonunda hatasından dönmüş.
Ahhhh o henüz ilk yazdığı kitabı " Git Kendini Çok Sevdirmeden" ile
bu kadar ün yapmış,
süksesi dağları aşmışken,
bir de yıllardır ayıla bayıla dinlediğimiz Kumdan Kaleler/ Sana Dair şarkısını yazmış,
üzerine bir de o şarkıyı yorumlamış olduğunu öğrendiğimiz,
ağzımız açık vay beeee diye baktığımız A+ insan,
daha İclal Aydın’ la aynı kareye girdiği gün D- oluvermişti gözümde..

Tamer Karadağlı için de söylemiştim aynı şeyi.
Bunlar boşanır dediğim kim varsa boşanıyor.
Eeee müneccim olmaya gerek yok herhalde??
Ayrıca bakınız, karşınızda bir ilişki uzmanı duruyor..

Tamer Karadağlı’ yı birebir tanımama gerek yok,
bi kaç kere televizyonda görülse dahi karakteri anlaşılıyor.
Adam havalı,
cool bi tip,
devamlı kendine karizma yapma telaşında,
Hollywood starı gibi ortalarda geziyor.
Yani ona "yakışan" kadının,
- anlaşabilmeleri için -
bir kere çok güzel olması,
artı bir doz fettan,
bir miktar da havalı ve küstah olması,
minik burnunu "küçük dağları ben yarattım" edasıyla,
havalarda gezdiren biri olması,
girdiği ortamlarda hemen ilgiyi üzerine çeken,
bu ilgiyi de en iyi şekilde idare etmesini bilen bi hatun olması gerekir.
( bkz karısını ilk aldattığı hatun Deniz Akkaya
Neden acaba?. )

Kendisinin artık "eski" olmaya namzet hanımı ise,
ortalama bir güzelliğe sahip,
sessiz sakin,
iyi niyetli olduğu her halinden belli
ve fakat ev kızı olmaya daha yatkın mizacıyla,
Tamer Karadağlı’ ya "yetmeyeceği" bir bakışta şıp diye anlaşılan birisi..

İsteyen istediği kadar ,
"yetmemek ne demek" filan diye beni eleştirsin,
tip önemli değil,
şu önemli bu önemli vs vs desin...
Benim bir çifti bir kere "süzmem" yetiyor.
ayrılacaklar diyorsam,
pat ilişki bitiyor!
Çünkü görünen köy kılavuz istemiyor.

Aşırı iyi niyetli söylemler de,
sahipleriyle beraber "maalesef" yaya kalıyor...





1 yorum:

ahmtnur dedi ki...

öyle saf..öyle içten..öyle çocuk ruhlu ki..
sen kimseleri incitemez,kimseleri kıramazsın...
ve ayrıcaaaa sevgi senin can damarın..ilacın..hayat kaynağın..
aynı ölçüde ilgi..sevgi ..şefkat..
çözdüm senii..::))
yazılara ve hayata karşı neşeli duruşa devam...

kocaman öptüm..