7.02.2007

GİDİCİ MİYİM NE??

 
Bazen burada bir anımı anlatmak istiyorum..
Ama
"bir anımı anlatayım hadi" diyince,
inadına aklıma anı gelmiyor.
Başka zaman olsa,
car car öterim 90’ lık teyzeler gibi..
Ama sorunca olmuyor işte..
Halbuki güzel şeyler yaşadım bayağı ben de..
Ama şimdi hatırlamıyorum..
Neden hatırlamıyorum?
Dur bakiim! Yoksa yaşamadım mı???
( kendimi elimden tutup götürüp,
bi psikoloooon yumuşak koltuğuna atmak istiyorum..
Bilinçaltımı bilinçüstümü
bilinçsizliğimi alsın atsın istiyorum..
Lakin bu eylemin bana bir faydası olacak mı
ondan emin değilim.. )
Bi zamanlar bi tanıdığım vardı,
beni %100 anlardı,
ama %100!!!
Bir daha öyle biri hiç çıkmadı karşıma biliyor musun sevgili günlük??
İnsanlar beni ya hiç anlamadı
ya da yanlış anladı
bi de eksik..
Bazen de benim hiç halim olmadı kendimi anlatmaya..
Hem 85 karakterimin arasından hangisi benim
onu ben bile bilmiyorum sevgili günlük...
Bu çok karakterliliğimle ilgili hep sorun yaşamışımdır..
Bir kere de,
uygun durumda,
uygun karakterimi çıkartamadım gün yüzüne..
Mesela lise yıllarında,
bi dönem gelirdi,
ben sınıfın en ağırbaşlı,
en ders çalışan,
en sus pus insanı olmaya karar verirdim..
Ööööyle devam ederdim bi ay filan..
Sonra "aaamaaaaaan"  diyip,
her türlü şeyi yapmaya başlardım..
Okula deftersiz-kitapsız elimi kolumu sallaya sallaya gelir,
bütün ders boyunca
-değişmez yerim olan-
en arka sıradan herkesle konuşur,
herkese sataşır,
hahahahaha diye ders boyunca güler,
hocayla tartışır,
tenefüste bilimum insanlarla
–afedersiniz- danalar gibi koşarak koridorlarda kovalamaca oynardım.
Bu koşuşturmanın sonunda,
saçım başım dağınık,
eteğim bi tarafta,
hırkamla gömleğim diğer tarafta,
kravatımın düğümü karın hizamda,
üstüne yaptığım su savaşından dolayı sırılsıklam vaziyette gezerken,
bağıra bağıra yanımdakilere
"offff çok matrak yaaaa" gibi cümleler kurarken,
"beni beğenmesine önem verdiğim bi kişiyle" kesin burun buruna gelirdim..
Ve bu şahsın en geç 1-2 gün içerisinde,
arkadaşlarıyla konuşurken
"ben ağırbaşlı, olgun kızlardan hoşlanırım" dediğini duyardım..
İçimden "yaa ben 1 ay boyunca ağır takılırken aklın neredeydi?
Neden o zaman karşılaşmadık koridorda?
Neden ben Nietzsche’ den inciler patlatırken geçmedin yanımdan?"
diye hayıflanırdım..
Şimdi bu olay birebir yaşandı demiyorum,
bir örnek veriyorum..
Ağır takılırken aslında matrak,
çılgın takılırken aslında ciddi olmam gereken durumlarda kaldım onu demek istiyorum
İşin özü,
görüşünü önemsediğim insanlar,
beni hep yanlış zamanlarda,
yanlış biçimlerde gördüler..
Bi türlü
"aslında tam da onların sevdiği gibi" olduğumu anlayamadılar..
Çünkü dönemselliklerimiz bir türlü kesişmedi..
Sadece sevgili anlamında söylemiyorum,
çok iyi dost olabileceğimize inandığım insanlarla,
Ya da hiç sevmediğim insanlar beni kankası zannetti,
bunu söylüyorum..
Zor bi hayattı be günlük..
( galiba ölümüm yaklaştı )
 
 

2 yorum:

kemiktozu dedi ki...

"Aman şurdaki markete gidip gelicem hemen nasılsa.." diye salaş sallayıp ,
o halde görünmek istemediğim biriyle karşılaşıp , 'bak sen şu gereksiz tesadüfe' dediğim anlara benziyo..:)

alpernatif dedi ki...

O bahsettiklerin dönemsellik değil,
İnsan denen varlığın insan olmasının en güzel yanı
Ne o öyle,sürekli aynı davranış biçimi,biteviye
Makina gibi
Gerek yok
Biz seni böyle daha çok seviyoruz