4.01.2007

Yılbaşı - Bayram Raporu!!!


Efendim,
uzuuuun tümcelerimi,
sevindirik hallerimin içine sıkıştırılıvermiş depresif efektlerimi
( bkz. manik depresif )
özlediniz biliyorum!!
Şimdi hiç "yooooo" filan demeye kalkmayın!!
Anladım,
yazımı görür görmez gözlerinizde beliren sevinçten.
 
O halde başlıyorum cumartesiden anlatmaya
( du bi nefes aliim! )
Öncelikle,
cumartesi sabahı yine yine yine işyerime uğradım,
üstelik kimse bana "gel" dememişken!
Daha sonra,
periyodik işkenceme katlanmak için kuaförümün yolunu tuttum.
 
Yoldayken,
sevgilimin şu aşk dolu mesajı geldi:
"Saddam' ı asmışlar !"
Ben tabii TV' ye ve gazeteye elimi sürmeden
acele bir şekilde evden çıktığımdan,
olaydan zerrece haberim yoktu!
Hemen haber radyolarını açıp,
kendimi dahil ettim duruma.
Milletçe adamı sevmezdik ama,
yakalanışı,
idam edilişi filan,
bi acıma uyandırdı gibi sanki?
( hani hiç "korkmadan gitti ölüme" filan gibi başlıklar atıldı ya! )
 
Neyse,
ben 4 saatlik işkencemi çekip,
kuaförden çıktım..
Kapıdan aşkım tarafından alındım tabi..
Oradan ver elini Taksim..
 
Önce Sir Winston Tea' de yemek yedik..
Sonra da Fitaş' a geçip,
The Holiday' i seyrettik..
Film sıcak ve güzel olmakla birlikte,
çok şaşırtıcı,
böyle aman aman bi şey de yoktu.
Ama adettir yeni yılda böyle filmler izlemek dedik,
kendimizi esirgemedik.
 
Bu arada ben 2006' da yaptığım,
son hayırlı işe imza atarak,
Avea hattımı terk edip,
Turkcell' e geçtim!!!
Efendim şimdi burada reklam yapmak istemem ama,
Turkcell' e geçmekten çok mutluyum.
 
Türkiye' ye ilk damladığında,
"aaa koskoca İtalyan firması,
ne yenilikler yapacak kimbilir" diye büyük umutlarla aldığım,
o zamanki adıyla Aria,
bi adım ileri gidemedi gözümde.
Çünkü esas görevini hiçbir zaman yerine getiremedi..
Türkçesi: çekmedi.
 
Taksim' in göbeğinde bile bi yere otururken,
"ay acaba burada tel çekio mu" demekten illallah geldi!!
Afedersiniz ama,
Türkiye' nin en merkezi yerinde çekmeyecekse nerede çekecek bu halt?
 
Bir kere düzgün ve kaliteli iletişim kuramadım!!!
Yıllarca hep düzelir düzelir dedim ama yeter!
En sadık müşteriniz,
artık yok!
Attım eski sim kartı cüzdanımın ücra bi köşesine..
Şimdi telefonum her daim full çekiyor!!!
Yaşasın özgürlük!!
 
Yılbaşı gecesi
ablamlarda toplandık
( 2 yaş var zati aramıssda ama o evli!! )
Sevdicekler arkadaşlar filan 10-15 kişi olduk..
Bi house parti yaptık yani anlayacağınız.
Gecenin görüntülerini sürekli kaydeden Serkan' ın çektiklerini,
ertesi sabah izleyince koptum!!!
Alkol garip şeyler yaptırıyor insana..
 
Pazartesi Taksim' e varışımız epey bi geç oldu tabi
( 5 gibi ).
Hemmen Starbucks' a koştuk,
ki yeni yılda da bizsiz kalmayacaklarını anlayıp rahatlasınlar..
Sonra Barcelona' ya gidip birer pizza yedik,
bayağı da konuştuk.
O gün başka bi şey yaptık mı inanın hatırlamıyorum,
çünkü çok yorgundum.
 
Salı günü Kadıköy' de buluşup,
Nautilus' a gittik.
Bütün gün orada takıldık,
takılırken de sürekli tıkındık.
 
Zaten içeri girer girmez Pizza Hut' ta almıştık soluğu,
yemiştik sınırsız pizzaları.
Üzerine Divan' a gidip bi şeyler içtik..
Sonra manasız mall turu atarken,
yeni çıkan mısırları keşfettik.
Epey bi kuyruk bekleyip,
yağlanıp tuzlanmış "bardakta mısır" yedik.
Demedi demeyin,
bu yılın trendi olabilir bu olay!!!
 
Üzerine bi de kocaman muzlu milk shake içtim
Tabii bunlar bir kaç saat içinde oldu ama,
yine de mideme fazla geldi,
akşam evde yemek yiyemedim
( bi de yeseydin! )
 
Gece meşhur defterime sizler için şu notları aldım:
 
***
 
Yılın 2. günü.
Saat 23:40.
Show Tv' de Briget Jones' un Günlüğü' nü veriyorlar.
Filmi görür görmez içim kararıyor.
"Ne olacak bu modern kadınların bunalımlı halleri?" sorunsalı birden temel derdim olacak çünkü,
onu hissediyorum..
( burası biraz sıcak mı? )
 
Az önce ATV' de
"Evlilikte Cinsellik Biterse?" sorusuna cevabı,
ulusal uzmanlarımız(!) Hülya ve Erman bulmaya çalışıyordu.
Halbuki erkekler hayatlarındaki kadına,
3 yıl,
5 yıl,
40 yıl da geçse,
her zaman her yerde
"Sen dünyanın en güzel kadınısın.
En seksisisin.
En muhteşemisin ve senden başkasını asla gözüm görmez"
mesajını bıkmadan ve içtenlikle,
gözlerinde "gerçekten inanıyorum" bakışı
ve vurgusuyla vermelidir.
 
Biz uğraşmaya mecbur muyuz diyen varsa,
"kadınları nasıl anlarız" diye mesai yapmaktan iyidir! diyorum ben de.
Çünkü kadınlar bunu ister..
 
***
Bazen yakışıklı bi erkekten güzel bir öpücük koparmak, bir çok şeyden daha değerli olabilir
( filmden izlenimler )
 
***
 
Ben de bi mekandan çıkıp,
gazetecilere "çocuklar, çocuklar" diye ötmek istiyorum:
- çocuklar, uzatmalı sevgilimle bu yıl da evlenmiciiizz, diye demeç vermek istiyorum..
 
***
 
İşte böyle..
Dün de evde oturdum.
Evet yanlış duymadınız.
Uzun zamandır ilk kez,
bir tam günümü evde geçirdim.
Burnumun ucunu bile sokağa çıkarmadım.
 
Evde oturmamın şerefine,
tam banyo yapacağım sırada borular patladı
( ki buna rağmen banyomu yaptım! )
evdeki telefon tam sefkilimle konuşurken bozuldu
( ki hala da bozuk )
ve 4 tane misafir geldi
( ki ben onların yanına çıkmayıp,
odamda deli gibi play station oynadım )
 
Akşam üzeri de,
24' ün son yayınlanan 2 bölümünü arka arkaya verdiler,
onu izledim.
Akşam yemeği olarak börek yedim.
Yemekten sonra,
Adrian Berry / Sonsuzluğun Kıyıları' nı okuyordum ya,
onu bitirdim..
 
Yatağıma yatıp güçlükle uykuya daldım..
Sabah,
bugün için özel icat edilmiiş
pazartesiden devşirme perşembe sendromumu sırtıma yükleyip işyerime geldim..
 
Bi de bi şey fark ettim..
Sizi özlemişim..
 

Hiç yorum yok: