7.04.2009

korka korka tatil planları..


yazarsam rezilliği çıkacak diye korkuyorum ama
yazmazsam da içimde patlayacak.
biz minik akıllarımızla ve 3 kuruş paramızla bir karar verdik
- sevdicek ve ben –
illaaa Evropa’ ya gideceğiz.

bu çoğunuz için “ aman ne var bunda? “ tarzında karşılanacak bir şey olabilir ama,
bizim için önemli.
ve stresli!

şimdi benim annem-babam ezelden beri gezegen insan durumundalar,
zırt-pırt yurtdışına çıkarlar,
3 ayda bir bir yerlere damlarlar..
ve fakat bütün gençlik hayatım boyunca ben ne yaptım?
onlarla öldür Allah yurtdışına çıkmadım.
el sebep:
“ aileyle tatilden zevk alınmaz! ”dı önceleri.
bilindik aileden kaçılan ilk gençlik dönemi.
anneyi babayı odada bile istemezken,
tatile gitmek filan,
ne münasebet! tripleri.
( bizim zamanımızda öyleydi )

19 yaşımdan beri de sebebi sevgili.
ben sevgilim olmadan şurdan şuraya gitmem,
nadide tatil günlerimi ondan binlerce kilometre ötede geçiremem,
geçirsem de sürekli telefonda onunla konuşacağım diye kendime rahat vermem,
hem Paris’ i, Roma’ yı ilk kez onunla görücem ben halleri.
( gülmeyin, aşk benim için her şeyden önemli! )

ha sevgilini kapıp gitseydin o vakit derseniz,
evet benim ailem uzaktan bakılıp “ beyaz türk “ tabir edilen,
görece evrimleşmiş birileri,
ancak babam henüz:
- bizim kız boyfriendiyle Paris’ te,
diyebilecek seviyelere gel(e)medi.
yalan dolan içinde bir şeyler yapmak da karakterime ters geldi..

dolayısıyla sevgililik dönemi de yurt sınırları dahilinde böylece geçip gitti.
evlenip,
belediyeden onaylı
“ beraber yaşayabilirler, seyahat edebilirler “ tasdikli bir “ müessese “ olmamızın üzerindense neredeyse 1 yıl geçti.
(12 Nisan’ da 1 yıl oluyor Allah izin verirse.. )
bir yerlere gidildi tabii bu dönemde de..
Abant, Akçay, Ayvalık, Assos, Bodrum vesaire..
ama hala yurtdışına çıkılmadı!
o insanlık için küçük ama bizim için büyüüüüük adım atılmadı..

tabii “ Kutsal Evlilik Müessesemizin 1. Yıldönümü Şenlikleri “ kapsamında bize rahat battı..
ağızlarımızdan tuhaf tuhaf:
- aaa burada biometrik fotoğraf çekiyorlarmış
- iyi, iyi…
- yakın bize hem..
- biz napıcaksak biometrik fotoyu?
- hiiiç… işte lazım olursa diye..
tarzında laflar dökülmeye başlandı..

cumartesi iş dallanıp budaklandı..
gittik turlarla görüştük..
evrak listeleri vb aldık..
ailelerimize filan durumu ufak ufak çıtlattık..
“ bu baharda bi Evropa şeysi mi şey ettirsek dedik “ filan diye saçmaladık..

dediğim gibi kenarda köşede,
3-5 kuruş neyimiz varsa hesap yaptık,
biraz da gözümüzü kararttık,
bi maceraya başladık…

şimdi önce pasaport işleri,
sonra da vize işleri yapılmayı bekliyor.
ama bizim ilk vizelerimiz olduğundan günlerdir içimizi bir korku kaplıyor.
konsolosluk ilk vizelerde sizi “ görüşme odasına “ alıyor,
sizi beğenirse vizeyi veriyor,
beğenmezse vermiyor.
belli bir kriteri yok..
evraklar tam olsa bile istemezük diyebiliyor..
itiraz hakkınız yok,
paranız da geri verilmiyor..

vize alamazsak,
gidemezsek yaşayacağımız hayal kırıklığı bir yana,
1.000 YTL civarı bir para da çöpe gidiyor..
( vize başvuru ücreti + pasaport işlemleri )

sonuçta bunları göze almak gerekiyor,
çünkü her şeyin bir ilki oluyor,
o ilk de bürokraside zorluk çıkartabiliyor
ve tüm bu süreç beni uykusuz bırakıyor..
yemin ediyorum karnıma ağrılar giriyor..

hem o kadar evrakı toplayacağım,
hem para yatıracağım,
hem hayallere dalacağım,
bir de olduğum yerde kalacağım diye ödüm kopuyor..

kısacası benim bugünlerimin gündemini bu oluşturuyor..
birkaç yazı daha bu serüvene ara sıra değinirim gibi geliyor..

tabii bu süreçte bana bol bol dualarınız gerekiyor :)
bildiğim tek şey, ruhum bu seyahati çok istiyor..


Hiç yorum yok: