23.04.2009

Canan Tan, Elif Şafak.. yahut Avrupa..


biraz zaman daha..
okumak için biraz zamanım daha olsa,
her şey biraz daha iyi olacak galiba.
okuduğum kötü bir kitap yüzünden bu kadar sinirlenmeyeceğim mesela..

aslında daha alırken ne hissedeceğimi tahmin edip,
duygularımı yazmıştım bu kitap hakkında.
Canan Tan’ ın En Son Yürekler Ölür kitabından bahsediyorum..
beğenmeyeceğimi baştan tahmin ettiğim halde alıp okuduğum
ve önyargılı davranmamak adına sonuna kadar gidip bitirdiğim için kendime kızıyorum..
bir de çok çok ekstrem durumlar dışında okuduğum kitabı yarım bırakmayı sevmiyorum,
prensip olarak bırakamıyorum..

aslında kitabı alırken konuyu oldukça ilginç bulmuştum.
birbirini delice seven 2 insandan birinin,
bir trafik kazası sonucu beyin ölümünün gerçekleşmesi,
kalanın da organ bağışı kararıyla yüzleşmesi filan..
ama anlatım, dil, yaratılmaya çalışılan dünya o kadar düz,
o kadar derinlikten uzak ki..
kadınlar çok güzel,
erkekler çok yakışıklı,
böyle zenginlikler filan,
hemen karşı konulmaz bir aşka düşmeler vs vsler..
bildiğin harlequin modeli..
hele üslup!
o kadar bozuk ki..
şimdiki zaman kullanırken birden bire geçmiş zamana,
geniş zamana filan sıçramalar yapılıyor,
üstelik en ufak bir “ geçişi yumuşatma çalışması “ yapılmadan,
insan bu kitap bu haliyle nasıl basılmış diye düşünmekten kendini alamıyor.

eleştirmen filan değilim,
o yüzden daha fazla üzerine gitmeyeceğim
ama bir “ gönül borcu “ olarak,
en azından beni okuyanları bu kitap konusunda uyarmayı kendime bir borç bilirim.

Elif Şafak’ ın Aşk kitabına ise dün metroda biraz göz attım.
daha tam anlamıyla içine dalamadım.
fakat “ yazarla tanışma “ adına seçip okuduğum bu kitabın,
öyle hayat felsefemi değiştirecek,
beni derinden etkileyecek bir başyapıt filan olmadığının farkındayım.
ama en azından “ eser “ adı altında incelenebilecek,
eli yüzü daha düzgün bir şeyler okuduğumun da farkındayım.
ilerlediğim ve bitirdiğim zaman umarım daha ayrıntılı yazacağım.

ve ve ve..
büyük bombaaaa..
vizemi aldımmmmmmmmmmmmmm…
mayıs ayında güzel bir tura çıkacağım..
5 ülkenin sokaklarını adımlayacağım..
Hollanda-Belçika-Fransa-Lüksemburg-Almanya..
tabi her birinde pek az kalabilecek,
pek az yerini gezebileceğim ama olsun!
bu benim ilk yurtdışı seyahatim ve bir çok yeri birden görmek istedim!
detaylar için daha sonra birkaçına ilerleyen yıllarda tekrar gidebilirim.

ama çok çok çok büyük bir aksilik çıkmazsa bu “ sefer ” de şuraları göreceğim:
Belçika’ da Brüksel ve Brugge..
In Brugge filmini izledikten sonra hayran olduğum,
görmek için ölüp bittiğim Brugge..
sonra Paris..
olmazsa olmaz Eiffel Kulesi, müzeler, saraylar, tekneyle Seine nehri gezintileri..
ressamlar tepesi, sokak cafeleri, aşk-sevgi..
orada geçirdiğim günleri hayatım boyunca arayacağım gibi..:(((
daha sonra da bu geziler tekrar edilebilir ama asla Paris’ i ilk kez görmek gibi olmaz tabii..
sonra Lüksemburg…
sonra Köln..
yine nehirler, katedraller, müzeler..
veee en sonunda Amsterdam!!
çılgınlıklar kenti, hayallerimin şehri..
ama son molayı burada verdikten sonra kendimi bir uçağa tıkıp İstanbul’ a döndürmek biraz zor olacak gibi!!

şu Mayıs’ ın ortası bir türlü gelmek bilmez şimdi..

Hiç yorum yok: