12.11.2008

kısa... ve acılı...


düşüncelerin keskin bıçaklar gibi beynimde yer değiştirmesi ne acı.
başım bu yüzden bu denli şiddetli ağrıyor belki.

dün sabah kalktığımda,
gün içinde ağlayacağımı düşünemezdim.
zaten hiçbir gün “ bugün “ ağlayabilirim diye uyanmaz ki insan.
benimki de laf işte.

aslında bir 10 kasım efekti vardı tabii üstüme.
kırgınlıklar içindeydim,
yas vaziyetindeydim.
ama asıl tokadı şirkete gelince yedim.

muhasebede bir arkadaş var sevdiğimiz.
onun da bir kardeşi.
motosiklet kazası geçirmiş,
ölmüş diye haberi geldi.
tanımayız etmeyiz ama hepimiz şok içinde koltuklara yığıldık tabi.
benim gözlerim bir anda doluverdi.
dert ettiğimiz,
24 yaşında gelen ölümün yanında,
mesai arkadaşımızın “ buna nasıl dayanacağı?? “ düşüncesiydi.
24’ lük kardeşini yitirmek.
gerçekten dayanılacak bir şey miydi?

dün cenazesi yetişmedi.
adli tıptaymış “ cesedi “
bugün kalktık gittik.
bütün ofis değil tabi.
birkaç kişi.
önce cami,
arkasından evin önünde helallik alma merasimi.
hoca yakınlarına:
- yüksek sesle ağlamayın, iyi değildir dedi.
duydular mı farkında değilim tabi.

mezarlık kısmına katılmazdık biz.
“ işler “ beklediğinden.
ama o gencecik beden toprağın altına girmiştir şimdi.
düşünmek bile ürpetici.

şirkete döndük.
biri dedi ki,
motosikletini satmak için ilan vermiş 10 gün önce.

satılsaymış keşke.

Hiç yorum yok: