6.11.2008

haybeden bi iyimserlik havasına girdik...


belki konuya herkesten farklı bir açıdan bakacağım ama,
napiyim benim de yapım bu,
öküz altında buzağı aramak.

obama seçildi diye herkes pek mutlu.
iyi, güzel.
biz de kötü bir Bush taklidi olan McCain
ve korkunç yardımcısı Sarah Palin’ in seçilmesini istemiyorduk zaten.
öte yandan ancak ehven-i şer olarak görebildiğim obama’ ya da pek ısınamıyorum ben.
yani önümüzde 2 aday varsa ve biri mccain’ se obama’ yı isteyeceğiz,
kesin bu.
ama 3., 4. veya 5. vs vs adaylar olsaydı yine obama gözümüzde parlar mıydı bu kadar,
bu başka bir soru.

Türkiye’ de yaşayan biriysek Türkiye’ de yaşayan biri olarak bakacağız tabii duruma.
bildiğimiz şu: McCain seçilseydi,
ortadoğu’ daki agresif politika devam edecek,
Suriye’ de hâlihazırda başlamış olan gerginlik ilerletilecek,
İran’ a girilecek,
Rusya’ yla ilişkiler gerilecek,
Irak’ taki belirsizlikse devam edecekti.
öte yandan devam eden krizle eksilen kaynaklar,
bu tür savaşlar eliyle yerine konulmaya çalışılacaktı.
bununla beraber kürtaj karşıtlığı gibi muhafazakar görüşler beslenecek,
eşcinseller vs gibi toplumda dışlandığını düşünen kesimlerin problemleriyle eskiye oranla pek de farklı biçimde ilgilenilmeyecekti.

obama bu noktada “ özgürlükler ve eşitlikler “ söylemiyle yükseldi.
eşcinseller, zenciler vs hepsi bizimdir dedi.
ailesinde mevcut din ve ırk çeşitliliğini de kullanarak,
her türlü ezilmiş kesimin hakları için mücadele edeceğini defalarca belirtti.
bu noktadan bakıldığında Türkiye ile ilişkilerinde öncelikle gündeme getireceği konular belli.
kendi gözünde ezilenler konumuna getirdiği ermenilerin meselesini örneğin,
öncelikli olarak çözmemizi,
soykırım yaptığımızı(!) kabul etmemizi isteyecek.
daha sonra Kıbrıs’ ta işgalci konumunda olduğumuzu belirtecek.
bu arada Kürtlerle ilgili bir çok bizim kabul edemeyeceğimiz olguyu gündeme getirmesi de muhtemel.
- eyalet sistemi vb -

tüm bunları “ demokrat başkan “ parıltısı altında yapacağından
ve ülkesinde bu konuların üzerine gittiği için gitgide daha çok parlatılacağından,
gücüne güç katacağı da öngörülebilir.
bu güçle tahminimizden daha fazla üzerimize gelmesi,
Türkiye’ deki 2. cumhuriyetçi çevrelerin de desteğini alacağı hesaba katılırsa,
olmayacak şey değil.
yani obama bu sinyalleri önceden vermiş olduğundan rahatça bize
“ sana gül bahçesi vaat etmedim “ diyebilir.
üstelik haklı gözükebilir.
biz de “ taviz “ veya “ gerginlik “ çukurlarından birini tercih edip,
içine çekilmek zorunda kalabiliriz.

ayrıca Irak vs konulardaki düşünceleri konusunda açıklamalar yaparken obama,
daha az saldırgan olacaklarını ima etmesine rağmen,
çok da “ sevgi kelebeği “ bir çiçek çocuk havası estirmedi.

yurtta sulh, cihanda sulh diyebilmiş liderimizi,
ulu önderimizi yıpratmaya uğraşırken biz,
elin Amerikalısı kendi liderini “ Irak’ tan birdenbire çekilmeyeceğiz ama
yavaş yavaş bu saldırgan politikaya son vereceğiz “ minvalinde birkaç söz etti diye barış güvercini ilan ediyor tabi.
fakat bu söylemler ne kadar güvenli?
bekleyip görmedikçe,
petrol için yapılan savaşların tam olarak sonlandırılacağına rahatça güvenemeyeceğiz gibi.

öyleyse bizim için ne değişti?
farklılıktan kaynaklanan bir umut yeşerdi belki.
“ yeni “ olanın getirdiği birkaç ihtimal filizlendi.
ama hala her şey benim gözümde o kadar da netleşmedi.

ha, noolur,
bu adam çıkar,
çatır çatır bütün dünyaya ne kadar mükemmel bir insan olduğunu ispatlar,
ortaya gerçekten barışçı ve beraber kalkınmacı bir Amerika projesi koyar
- ez, işlet, devretçi değil yani -
ben de korkularımı yener,
çıkar meydanlarda obama t-shirtü bile giyerim.

ama o vakit gelene kadar,
obamaymış,
mccainmiş,
çok da tın benim için.



Hiç yorum yok: