18.11.2008

annem.. yahut akrep kadınları...

annem çok ilginç kadın.
yine içten içe üzdü beni.
öyle bildiğiniz yoldan değil ama.

bugün doğumgünü.
dünden beri aklımda.
aradım arayacağım derken 15:00 oldu saat.
sağ elimde gelen telefonları yanıtlıyorum,
sol elimle imza atıyorum,
( evet iki elimi de kullanabiliyorum ben
ve evet süperim )
önümde oluşmuş yığınlara sulu gözlerle bakıyorum,
toplantı yapıyorum
ve 20 dk aralıklarla
“ allahım annemi hala aramadım diyorum “

neyse sonunda ahizeyi kaldırıyorum.
evi arıyorum.
fakat açılmıyor ne hikmetse?
aa?
insan doğumgününde belli etmese de telefonun başında bekler be!
ama annem napıyor,
çıkıp gidiyor.
cep telefonundan arıyorum,
artık bininci çalışta filan açıyor.
gayet neşeli bir ses tonuyla:
- fotoğrafçıdayım ben, stüdyodayım şu an, diyor.
- niye ki napıosun orda?
- 50 yaş fotoğrafı çektiriyorum
- !!!!!!!
- …
- ne alaka?
- 50. yaşımın bi hatırası kalsın işte..
- ( gülerek ) e evde çekseydiniz?
- yok zaten bana fotoğraf lazımdı nüfus cüzdanındakini filan da değiştiricem
- aa vesikalık yani?
- evet işte hem vesikalık fotoğraf, hem hatıra fotoğrafı.
- ben bi doğumgününü kutlamak için aradım, nice nice senelere..
- tabi nice nice.. kaç gün kaldıysa yaşayacak..
- anne saçmalama kaç yaşındasın daha!
- eh bi 10 sene daha yaşarız belki..
- ya olur mu öyle şey eskidendi onlar..
- neyse ben tam poz veriyordum şimdi içerdeyim daha sonra konuşuruz.
- tamam ararım, hadi bye
- bye bye..

ay ilahi.
ağlayayım mı güleyim mi?
annecim sen ne ilginç kadınsın ya.
sezgileri de çok güçlü bu arada.
tam yazının burasında,
telefon çaldı:
- eve geldim diye aradım konuşamadık orada, dedi.
- ya anne nerden aklına gelio böyle şeyler..
- kızım lazımdı zaten. hep aynı resmi kullanıyordum her yere. ama o kadar fön çektirdim, makyaj yaptım istediğim gibi olmadı yine.
- niye?
- kasıyor insanı bu fotoğrafçılar. bi tuhaf çıkıyorum. ben aynaya bakıyorum kendimi daha güzel görüyorum.
- neyse onlar bi kaç rötuş yaparlar güzel çıkar merak etme.
- zaten öyle dediler.
- akşam ne yapacaksınız?
- babanın bilmem ne bilmem ne üyeliği var ya Swissotel’ de kalacağız.
- oooooo.. e hadi iyi madem..
- akşam görüşsek mi sizinle de biz otele gitmeden.
- annecim hafta içi. geç çıkıoruz biz zaten. h.sonu ayarlarız bişi.
- tamam o zaman hadi.
- görüşürüz öptüm
- hoşça kal..

annem yani..
üşenmemiş fön falan çektirmiş,
makyaj yapmış,
giyinmiş süslenmiş,
gitmiş resim çektirmiş..
sebep delilik mi?
değil tabii..
anneler öyle pek bir şey hissetmezler,
yaş bunalımına filan girmezler,
tek ve değişmez görevleri bizi düşünüp,
yalnız bizim için endişelenmektir sandığımız için,
anlamayız bile “ bir kadının “ 50 yaşı ne kadar çok önemseyebileceğini.
benim için giren başkası olduğu sürece 50 yaş da,
60 da,
70 de öyle çok mühim şeyler değil tabi.
artık ne de olsa ömürler uzadı filan.
zaten annem 30 yaşında gibi görünüyor di mi?
evet herkes öyle söylüyor,
sanki kardeşsiniz diyor,
annemin güzelliği yere göğe konulamıyor..
ama sen git sor bakalım o kendinde ne kusurlar görüyor?
kendini nasıl “ artık yaşlanıyorum “ korkularının içinde buluyor.
ve bu yaşı gündüz evde tek başına karşılarken,
akşam olup eşinin gelmesini beklerken,
zaman yapayalnız hiç geçmezken,
o bu anı ölümsüzleştirme çabası içine giriyor.

doooğru kuaföre..
doooooğru fotoğraf çektirmeye..
oradan da eğlenmeye..
ama içinde o hüzünle..

garip olan,
bütün bu duyguları annem bana bir
“ 50 yaş fotoğrafı çektiriyorum “ cümlesiyle geçirebiliyor…

annem çok ilginç kadın.
yine içten içe üzüyor beni. öyle bildiğiniz yoldan değil ama..



Hiç yorum yok: