3.01.2009

insan olma becerisi..


biz 4 kişiydik yılbaşında..
2 çift..
arkadaşların evinde,
önce güzel bir yemek yedik,
yemeğin yanında ve sonrasında içki de içtik,
oyun oynadık,
TV izleyip sohbet ettik,
komik şapkalar takıp abuk espriler de yaptık..
kısacası güldük-eğlendik..

biz hep toplanırız ama..
kendimi bildim bileli bayılırım zaten arkadaşlarımla "toplanmaya" ,
muhabbet etmeye,
içip – içmeyip eğlenmeye..
yaşamayan anlamaz
ama yaşayıp da sevmeyen var mıdır ki o sabahlanılıp,
karın kasları ağrıdan çatlayacak duruma gelene kadar gülünen geceleri..

bazen ciddi mevzulara da girilir,
Türkiye kurtarılır,
evrim teorisi tartışılır,
beyin nakli mümkün müdür o sorgulanır,
kara delikler dünyayı yutacak mı diye fikirler çarpıştırılır,
Amerika’ sıydı,
İran’ ıydı,
ekonomik konjonktürüydü irdelenir.

ya da sadece bilmem kimin yeni albümü,
falancanın yeni sevgilisi,
yeni filmler,
eski günler konuşulur,
gitar,
kitap muhabbetleri döndürülür,
illa ki birkaç adet de geyik çevrilir,
ama arkadaşlıklar gelişir,
"rahat" bir gece geçirilir sevilenlerle..

sabah başın da ağrısa,
miden de bulansa,
kalkıp bi gülümsersin,
kimi odalara çekilmiş,
kimi kanepede kıvrılıp kalmış,
kimi erkenden uyanmış banyoyu zaptetmiş,
bir tanesi koridora serilmiş belki,
bir sürü arkadaşınla uyanınca aynı evin içinde,
garip bi mutluluk hissedersin.
ben kendi sohbetimle,
kendi çevremle,
dünyadan farklı,
herkesten güzel,
büyülü bi atmosferde yaşıyorum zannedersin..

evde yiyecek namına bi şey yoktur,
biri kalkar bakkala gider,
paralar denkleştirilir,
artık Allah ne verdiyse bi kahvaltı edilir.
millet birbirine ilaç sorar,
herkes birbirinin akşamki hallerinden söz açar,
laf sokarsın,
dalga geçersin,
bugünü de beraber mi tamamlasak dersin..

evde oturup PS oynayabilirsiniz
ya da tavla atarsınız.
bi kaç DVD bulup film izlersiniz..
bi ihtimal dışarı çıkıp gezersiniz..
hep gittiğiniz,
arkadaşlarınızın da hep gittiği mekanlara gidersiniz..
dostları görüp sevinirsiniz..
sizin için mutluluk anlamına gelen hayatınıza bu şekilde devam edersiniz..

o yüzden zor gelir "kendi evinize" dönmek..
ailenizi sevmediğinizden değildir tabii,
ama o evde her şey normaldir,
düzenlidir,
yemek sağlıklı,
banyolar hijyenik,
çarşaflar temizdir..
sizse arkadaşlarınızla oluşturduğunuz o "tuhaf evrene" geri dönmek istersiniz..

biz evlendik,
hala vazgeçmedik zırt pırt birilerine gitmekten
ya da devamlı evimize birilerini davet etmekten..

o yüzden anlamaktan aciz değiliz,
yılbaşını bir evde toplanıp eğlenerek karşılamak isteyen gençleri..
bi lanet doğalgaz zehirlenmesiyle ölüp gitmiş 7 kişiyi..

çünkü hepsi gençtiler..
hepimizin istediğini onlar da istediler..
yukarıda anlattığım mutluluğu,
o tebessümü yaşayarak uyanmak üzere derin bir uykunun içine girdiler..
zehirlendiler…
ve o güzel rüyalardan bir daha dönemediler…

1 ocak sabahı..
ben hala yatakta kıvranıyorken açtı sevdicek haber kanallarını…
uykumla uyanıklığımın sınırında duydum adlarını..
ve "sevenlerini yasa boğarak…" satırlarını..

yasa boğulmuşlardı
ve elbet boğulacaklardı..
normali buydu..
insanca olanı buydu…

onlarla beraber haber bizi de başımızdan vurdu..
gözlerimiz doldu..
yani bize de "normal" olan oldu…

fakat biz “ herkes kahroldu çocuklara ya.. “ diye üzülürken,
şu an haklarında envai çeşit küfür sıralayabileceğim insan müsveddeleri çıktı ortaya…
"yorumlarıyla" sızdılar her türlü sanal ortama..
ölüp gitmiş o çocuklar için
"oh iyi olmuş, ne üzülücem içki içen zinacı zengin yavrularına"
dediler.
diyebildiler.
onlar adına benim hissettiğim utancı yüzümüze vura vura…

üstelik 1 tane değildiler..
10 tane değildiler..
her yerdeydiler..
eminim kustukları bu yorumları! çevrelerine de göstermişlerdir,
bolca sırtları sıvazlanmıştır.

iyi oldu da öldüler,
ne işleri vardı elin erkekleriyle-kızlarıyla içip içip aynı evde,
otursalardı kıçlarını kırıp babalarının dizinde deme cüretini gösterenler,
bugün işlerine gidip görevlerini yapıp erdemli insan sıfatıyla boy gösterdiler..

size ne?
size ne o çocukların orada ne yaptığından!
sizin kokuşmuş beyinlerinize mi danışacaklardı sevdikleriyle bir araya toplanmadan.
birileri yanlış anlar mı diye mi düşüneceklerdi en yakınlarıyla yan yana gelmeden!
bilmiyorum o çocukların tam olarak ne durumda bulunduklarını ama,
öğrensem ve bilsem ki,
sevdikleri insanla seviştikten sonra çıplak gitmiş bu çocukların bedenleri bu dünyadan,
daha mı az üzülecektim sanıyorsunuz ölmelerine?

ya da şöyle bir haber geçseydi
"doğalgaz sızıntısından habersiz kızlar çiçekli pijamalarını giyip,
erkeklerden tamamen uzak bi odada,
sütlerini içip kapılarını kilitleyip
-erkek canavarlara karşı-
uyudular.
kapıları kilitlendiğinden sabah kurtarma ekiplerinin odalarına girmesi zor oldu.
ancak bulunduklarında hala nefes alıyorlardı.
fakat kendilerini kurtarma ekibinde bulunan erkek doktora muayene ettirmediklerinden,
hepsi genç yaşta ölüp gittiler"
aynen böyle bir haber geçseydi,
ne hissedecektiniz?
bu sefer üzülebilecek miydiniz?
belki de "olsun namuslarıyla öldüler" diye buna da sevinecektiniz..

çünkü siz böyle bir zihniyetsiniz!!
insanların namusuna ya da namussuzluğuna,
ölmesinin müstahak olduğuna ya da olmadığına,
kendi kriterlerinizle karar verirsiniz..

oysa ben aynı şiddette üzülürüm ölen bir türbanlı kadına da,
çıplağa da,
uyuşturucu bağımlısına da,
muhafazakara da…
hele gençse..
"bir can gitti..
bir fidan gitti..
hem de yepyeni bir yılın umutlarıyla yattığı uykusunda" diye..

ama siz üzülemezsiniz..
çünkü kalpsizsiniz..
bütün dinlerin emrettiği kardeşlik,
barış,
sevgi nedir bunları bile özümseyemezsiniz..

kendi aranızda bu ölümlere sevinir,
yılbaşı gecesi içki içti diye başka bir yerde,
istanbul’ da,
katledilen başka bir çocuğun arkasından da kınalar yakarsınız
"biri daha eksildi" diye..

Hiç yorum yok: