14.05.2007

SENİ ANNE YAPALIM MI?


Dün anneler günüydü ya,
sevgilim bombayı patlattı:
- seni de anne yapalım mı???
- ...

Şimdi birden böyle söyleyince ters oldu tabi.
Evlenince çocuk sahibi olmaktan bahsediyor,
biz evlensek dahi çocuk sahibi olmayı düşünmüyoruz zira!
Yapamayız edemeyiz diyoruz,
bakamayız diyoruz,
sorumluluğu kaldıramayız,
biz kendimiz daha çocuğuz zaten,
hem dünyanın durumu,
Türkiye’ nin hali vs vs..
Ama işte insanın yerine konuşan bazen de hormonal denge.
Ve gün de Anneler Günü olunca,
çocuk hayalleri kurabiliyor benim sefkilim bile.
Tabii bunu :
- aşkım ben kararımı değiştirdim, çocuk sahibi olmak istiyorum, diye
birdenbire yüzüme karşı söyleyemeyeceğinden,
önce beni olaya ısındırmaya çalışıyor!
Ve bunu,
beni en bi Aslan Burcu kalbimden vurarak yapmaya çalışıyor,
"seni anne yapalım mı?" diyor,
yani "ben baba olmak istiyorum, olacağım" filan demiyor,
çaktınız mı köfteyi?
Beni öne çıkarıyor.

Ben birdenbire kendimi kafamda,
beyazlar içinde,
etrafında çocukları koşturan meleksi bi anne olarak canlandıracağım,
daha sonra bu büyük mutlu resmin gerçekleşmesi için sevgilime de ihtiyacım olduğunu anlayacağım
ve onu da bu muhteşem tabloya koyacağım.
Kısacası herşey,
sadece ben istedim diye olmuş gibi olacak.
Şu tek cümlede gizli,
sinsi küçük plana bakar mısınız?
Erkekleri asla küçümsememek lazım...

Fakat benim olayın bahsetmek istediğim kısmı bu değil.
Kendisinin bu konuyla ilgili bir diğer tezi.
Nedense,
hamile kalırsam benim çok huysuz olacağımı
ve kendisini hayatından bezdireceğimi ilan etti!
Hayır,
anlamıyorum,
bugüne kadar ne huysuzluğumu gördü ki?
Siz beni yazdıklarımdan az çok tanımışsınızdır,
hiç benim kaprisli bi insan olabileceğim gibi bi şiy sezdiniz mi?
Gündüz vakti haksızlığa uğruyorum walla.
Ya da ben böyle düşünüyorum.

***

Gelelim haftasonu raporuna.
Cumartesi sabahı işe gitmememe rağmen,
yine sabahın köründe kalktım,
kuaför işkencemi çektim.
Kuaförün kapısından sevgilim tarafından alınıp,
Taksim’ e intikal ettirildim.
( bak bak bak )
Henüz kahvaltımı bile etmemiş olduğumdan,
attık kendimizi hemen bi kafeye,
bi şiyler atıştırıyorduk ki
( pizza + chicken fingers + patates + kola )
arkadaşlar aradı.
"Limonlu Bahçe’ deyiz hadi gelin" dediler,
gittik.
Ben dondurma yedim,
onlar bi şiyler içtiler,
sohbet ettik
ve biraz eğlenmek istedik.
Sonunda bowlinge gitmeye karar verdik.

2 çiften ibaret 4 kişiydik.
Ben ortalama oynamama rağmen
( ki ben bu oyunda acemiyim )
"diğer kız arkadaş" tam anlamıyla bi felaketti.
Yaptığı bütün atışlar,
ama abartmıyorum "bütün atışlar"
hiçbişeye değmeden kenardan gitti
( hani oluk gibi şeyler var ya işte onlardan )
Birkaç kez sevgilisiyle beraber filan atmayı denedi,
en sonunda hepimize fenalık geldi
ve onun atışlarını da biz yapmaya başladık.
Farklı ağırlıklardaki topları deneme
ve onlarla antreman yapma şansım oldu,
ki bence bu iyi bi şeydi.

Bu arada da bazı teoriler yeniden belgelendi:
1- Bu oyunda insan oynadıkça açılıyor
2- Erkekler bu işi daha iyi beceriyor
3- Tırnaklarınız uzunsa bu oyunu hiç oynamamak gerekiyor
( ben topu her atışımda,
sağ elimden çıtır çıtır sesler geldi.
Arkamda sevgilimin:
- yavru yine tırnakların kırılıyor bak, attıkça ben burdan sesini duyuyorum!
nidaları arasında,
attığım topun nereye gideceğini seyretmeye çalıştım. )

Bowlingten sonra,
2’ ye 2,
3 tur langırt maçı yaptık,
üçünde de açık ara sevgilimle ben kazandık.
( ben defansta da forvette de iyiydim.
özellikle 2. maçta 8 golle ezdim geçtim! )

Sonra biz bi tur da Air Hockey oynadık aşkımla,
orada ben yenildim ama
sevgilim masaya "iki elini birden soktuğu" için,
diskalifiye sayıldı.
Yani onu da ben kazandım!
( aferin bana. )

Zaferlerimiz bununla da sınırlı kalmadı tabii.
Üşenmedik bunca aksiyondan sonra,
bir de gittik okey oynadık.
Orada da kazanmayı başardık.
Sonra arkadaşları uğurlayıp,
biz "benimkiyle" hummalı bi anneler günü hediyesi arayışına çıktık.
Benim işim zordu,
çünkü 3 hediye almam gerekiyordu.
Sonunda annemle teyzeme birer bluz,
anneanneme de bir kolye aldım.
( biliyorum yaratıcıyım )
Sefkilim o dakikalarda bi şiy alamadı ama,
gidip küçük bi elektrikli el süpürgesi almış daha sonra.
( hediyenin kullanışlısı makbüldür!
eveth! )

Eve gidince,
gerekli - gereksiz şeyler yedim,
Eurovision’ u izledim.
O kadar uykum vardı ki,
oylamanın son dakikalarını yatağımdan takip ettim.
Zaten sonra da daldım gittim.

Pazar sabah kalkar kalkmaz televizyonu açıp biraz mitingi izledim.
Bu sırada bize misafir geldi!
( evet, pazar pazar )
Ben de misafirlere 10 dk yarenlik edip,
acele bi makyajla,
kahvaltı bile etmeden evi terk ettim.
Taksim’ de sefkilimin yanına gittim.
Kendisiyle beraber Rio Bravo’ ya gidip
güsseeeel bi fettucini yedim.
( evet kahvaltı niyetine.
çünkü saat artık 1’ i geçmişti,
napiim )

Kalkınca da Mado’ ya geçtik
ve birer meyveli waffle yedik
( tatlı ihtiyacı hissetmişti bünye )
Orada otururken,
aslında birbirimizin annelerine de hediye almamız gerektiğine karar verip,
uzun turlardan sonra,
oldukça orijinal bi çay kahve setini beğendik.
Öyle bildiğimiz güllü dallı şeylerden değildi,
çok güzel ve çok moderndi..
Birer adet bu takımlardan alıp
( fincanları, tabakları ve demliğiyle )
paketlerini de yaptırıp rahat ettik.

Bu arada saat 18:00’ i göstermişti.
Maç için biraz erken de olsa,
daha sonra yer bulamama riskini hesaplayarak Ekvator’ a gittik.
Yemek - bira filan söyledik.
Daha sonra yürek çarpıntılarıyla
ve acaip heyecanla dolu bi 90 dk geçirdik.
Sonunda şampiyonluklarını ilan ettiler.
Benim sevgilim de duruma pek bi sevinip,
duygularını
"höy löylöylöy yaaaaşaaaaa feneeeeeeeerbaaahçeeeeee" şeklinde,
eller kafanın üzerinde birbirine vurur vaziyette
( bkz. Şekil 1 - A )







ifade etti.
Bize de tebrik edip,
"artık önümüzdeki sezonlara bakacağız" demek düştü bittabii.

Sonra,
sonra her zamanki gibi dergilerimi yüklenip evimin yolunu tuttum.
Evde artık bir araya toplanmış bulunan anneme,
teyzeme,
ve anneanneme hediyelerini verdim,
sevgilimin annesiyle konuşup,
anneler gününü tebrik ettim.
Hediyesi için ettiği teşekkürleri kabul ettim.
Daha sonra da biraz dergilerimi okuyup,
biraz mitingin tekrarını izleyip,
uzun zamandan beri ilk kez bir haftasonunu,
sinemaya gitmeden bitirdim.
( yine dinlenememiş di mi bünye? )

4 yorum:

kartograf dedi ki...

Sefgilinin ağzı da iyi laf yapıyor yani:

-Seni anne yapalım mı?

Zekice düşünülmüş bir söz. Buna karşı bir bayan öyle bir cevap vermeli ki cuk diye otursun. Ne olabilir ki? Aklıma iyi bişey gelirse yazarım.

atalet dedi ki...

bence bünye süper dinlenmiş..
ve de çok eğlenmiş.. =)

bak likelife'ın dilinden bir kaçırma öyküsü süper olur dedim..
ve gayet çıkarcı bi duyguyla seni de gerilla kız yaptım..
ne olsa ben komandatur ataletim..
şimdi önce benim saydaki gerilla kızlar kokartını al sayfana koy..
sonra ..
kimi kaçırırdın.. niye kaçırırdın ve kaçırınca naapardın yaz bakalım o güzel dilin ve klavyenle..

ve son not..
hayır tepkilerinin asla kaprisli olduğunu düşünmüyorum..
gayet gerçekçi buluyorum tepkilerini =)

dolphinblue dedi ki...

seni anne yapıyor olmanın nesi kötü ki şimdi :)

bu arada itiraf ediyorum sevgili hayatgibi

bloğunu takip ettiğim andan itibaren düşündüğün kadar kolay bir hatun olmadığını farkettim... Zorsun işte kabul et

üstelik zekisinde yani bir erkeğin ürkmesi gereken herşey mevcut sende... onlar akıllı ve zor olanıyla başetmesini beceremezde pek...

o yüzden senin sefkiliyi yılın sefkilisi olarak ilan etmiş bulunmaktayım...

dolphin sen kendine bak dersen onuda anlarım çünkü ben daha karmaşık ve yazıkki zor bir hatunum... yengeç olmak böyle bişey :) çaresiz katlanacak birileri...

dolphin

jidotakafu dedi ki...

Bu sefkili böyle çocuk talebinde bulunuyorsa
evlenme teklifi nasıl hoş olur Maşallah size :))
Sevgilinin akıllı yaratıcı ve şaşırtanı makbuldur diyoruz ve alkışlıyoruz....

Sen zor musun kolay mısın Kaprisli misin ..
Hmmmm ...
Bilmem...


Bir de yazını okuyunca bizim sürekli
aynı mekanlarda gezinip durduğumuzu düşündüm ...
Bak görürsün biryerde denk gelicez ...
Ben gözlerden tanıycam seni..
AaaaAaaaaaAAA Likelife diye pıtır pıtır gelicem yanına ...
Şaşırma olursa tamam mı :)