17.02.2009

sevgili..

bir zamanlar konuşmaların arasına İngilizce kelimeler sıkıştırmak,
konuşma sırasında “ ah Türkçesi neydi “ biçiminde birden kafası karışmak,
havalı tabir edilen bişiydi.
zamanla dünyanın en itici şeyi haline geldi.
hemen hemen tanıdığım herkes,
türkçenin arasına İngilizce sıkıştırmaya çalışan insanlardan nefret ediyor.
ha arada sırada ağzımızdan kaçmıyor mu hepimizin,
kaçıyor.
ama bu kelimeleri gerçekten gündelik hayatta çok kullandığımız için kaçıyor.
mesela ben de arada bir “ save ettim, download ettim, play’ e bas “ filan diyorum,
çünkü şu anda söylenişin yaygın olanı bu.
ama ne bileyim,
hiç bi zaman “ akşam bi event vardı ona gittik boy friendimle “ vari abuk cümleler kurmuyorum.
kurmuyoruz.
yani aklı başında kimse,
artık bu tuzağa düşmüyor.
ing. kelimeler seçmek eskiden marjinaldi,
artık değil,
bitti.
sevgililer günü için de benzer bir durum söz konusu.
“ ben sevgililer günü’ nden nefret ediyorum,
pis kapitalizm şeysi “ demek,
evet,
eskiden korkunç havalı bişiydi.
ama lütfen anlaşılsın ki:
artık değil!
bugünü sevmiyorsan,
kutlamıyorsan,
bari bahsetme.
madem çok olgun ve aşmış bir insansın,
aç yeni okuduğun Heidegger ya da Kierkegaard’ dan bahset,
gelsin Kafka,
gitsin Sartre, Nietzsche..
ya da izafiyet teorisi,
Tesla-Edison çekişmesi,
philadelphia deneyi..
( bak ben hem sevgililer gününe gıcık değilim,
hem bunları bilebiliyorum.
hayat be tuhaf di mi vapurlar filan? )
aslında özünde hiç de öyle “ üst insan “ falan olmayan bir takım kişilerin,
“ sevgililer günü yetti artık, iğrenç bi gün, kusucam ben “ filan diyerek,
aslında kendilerini yüceltme çabasına giriştikleri,
cam gibi görünüyor artık son kertede.
madem seviyorsunuz,
alın size klişe:
sevgililer gününü car car eleştirmek bir turnusol kağıdıdır diyeyim,
gerisini anlayın siz de.
özüm bir St. Valentine’ s Day hastası,
histerik biçimde “ en süper ben kutluycam! “ tutturukluğundaki bünyelerden biri değildir.
yine de hoş bir gözle bakarım böyle günlere
ve önemserim “ hayatı bölümlere ayırmaları “ açısından.
- bunu sonra açıklayacağım -
fakat 14 Şubat diye amuda filan kalktığımız yok.
hoşumuza giden şeyleri yaptığımız bir gün geçirdik açıkçası
ve romantik olacağız diye ekstradan kasmadık.
zaten yaptığımız şeyleri yaptık.
akşam Ortaköy’ de Picante diye bir yerde yemek yememizdi fazlası.
fakat öyle uçuk hesaplar filan vermedik.
sevdicek bana çiçek aldı.
- ki arada bir zaten alır -
sohbet ettik,
güldük - eğlendik
yani bize pek bir zararı dokunmadı.
güzel zaman geçirtmek dışında.
kısacası “ ticari bir gün bu, para tuzağı “ lafları mantıklı olana hava civa..
son tahlilde,
10.000 EUR’ luk pırlanta filan alınmadı bana.
ne de benzer bir hediye, O’ na.
ilintili bir sonuç olarak kabul edeceksek,
ertesi gün,
bir LCD TV aldık ama.
madem sevgililer günü hediyesi almamıştık,
bari evimize bi şey alsaydık,
hem salondaki TV 32’’
ve yatak odasındaki TV bozuldu aslında,
konuşmaları arasında.
bir baktık Darty satış danışmanı karşımızda.
- biz bunu beğendik ( LG’ nin 42’’ full HD güzel bi TV’ sini göstererek )
- tamam işlemlerimizi yapalım o zaman
- bizim zaten kaydımız var
- ( Allah’ ın teknoloji manyakları )
- efendim?
- bi şiy demedim efendim buyurun o zaman kasaya..
- biz bunu bugün istiyoruz yalnız..
- fakat? bugün pazar?
- evet?
- yani servis yok..
- siz bi telefon şey etseniz..
- TV’ yi kendi imkanlarınızla mı götüreceksiniz?
- yok kamyonet almadık daha.. ( 42’’ TV’nin kutulu hali kendisinin 2 katı )
- ben bi konuşayım..
( bekleme )
- evet teslimi ayarladık şu anda..
- kurulum – duvara asma vs de yapılacak yalnız..
- teknik servis de lazım yani?
- yani..
- ben bi konuşayım..
( bekleme )
- tamam bunu da ayarladık..
- aa çok teşekkür ederiz. bugün kesin gelirler di mi?
- gelirler.. geç saatte de olsa gelirler..
- piki teşekkürler..
dedik..
eve gidip bekledik..
gerçekten de getirdiler..
19:30 gibi kavuştuk bebeğimize..
öyle güzel ki ziyaretçi..
öderken yaşayacağımız zorlukları bile unuturdu gibi..
ekstre gelince gözlerimiz ayrıca yaşaracak tabii..
ama bu da gülün dikeni..

Hiç yorum yok: