20.02.2009

bir çarşamba akşamı..


uzun zamandır..
1 gün öncesinden bu kadar heyecanlanmıyordum Galatasaray maçları için..
salıdan başladı bu sefer..

maç saati..
ancak yemek yiyebiliyoruz..
eve geç geldiğimizden, iş-güç..
o da dışarıdan söylenmiş yemek..
ama önümdeki paketi açıp mutfaktan bardak almaya gidecek kadar bile kıpırdayamıyorum..
gözümü ekrandan ayıramıyorum..

1 dk bakmasam sanki gol yiyeceğiz..
aralıksız izliyorum..
ilk 3 dk birkaç atağımız var gibi,
ama sonra Bordeaux fena yükleniyor..
şimdi gol yedik-yiyeceğiz-yemeyelim diye diye bir 10 dk ecel terleriyle geçiyor..
sonrasında sanki bizim oyuncular
“ bi saniye ya, biz de koskoca Galatasarayız “ diyip,
rakibinin ayağından birkaç top alabiliyor…

bu sıralarda da müthiş bir gol kaçırıyoruz zaten…
Kewel kalenin dibinde..
kaleci can havliyle önüne atlıyor..
hikmetinden sual olunmayan yuvarlak meşin,
kalecinin bilinçsizce salladığı ayağına çarparak kornere çıkıyor..
birkaç atak daha deniyoruz..

fakat beni bir yerde maçtan çok spiker ve yorumcu ilgilendirmeye başlıyor..
yahu insan bu kadar mı kazma olur kardeşim..
Ömer Üründül’ e zaten gıcığım..

inanılmaz bir gol tehlikesi yaşıyoruz kalemizde..
spiker diyor ki: muhteşem bir kafa vuruşu..
ne zamandan beri rakip takımın hareketleri övülüyor,
kaçırdıkları gollere hayıflanılıyor onu düşünüyorum.
İrlandalı mısın güzel kardeşim?

futbolcuların isimlerini doğru telefuz edememesi
ve gördüğü her bordolu oyuncuya görgüf(!) ya da diara demesi ayrı bir hadise..
top alakasız bir futbolcudaymış ne gam!
o 2 tanesini – o da yarım yamalak – öğrenebilmiş daha..
bir ara ilk yarı “ shabani nonda “ lafları filan sayıkladı ki,
o sırada Nonda oyunda değildi..
2. yarı Nonda’ nın oyuna girip pas istediği bir pozisyonda da:
“ şaban top istiyor “ diyerek son noktayı koydu zaten..

Ömer Üründül’ün:
- Lincoln beyniyle defans yapıyor ( what is the matrix? )
- el olmasa penaltı o..
- artık her şey ali sami yen’ de belli olacak ( yok yea? )
türü vecizeleri de ayrı bir terane..

bir kere kalecinin saatte 120 km hızla Baros’ a girmesi penaltı.
bu “ crash “ sonunda can havliyle çırpınan Baros’ un eline çarpan toptan sarı kart görmesi,
bu yüzden ikinci yarı oynamamasına sebebiyet verilmesi,
en hafif ifade ile ayarsızlık..
2 tane atağınızın ofsaytla alakası olamamasına rağmen yan hakemler tarafından kesilmesi,
vicdansızlık.
A vitamini takviyesi öneriyoruz bu hakemlere,
zira gözler muhtemel körlük mertebesinde.

ben maçı izlerken sevgilinin yaptığı yorumlar ise şöyle:
- ( ben ) : oynasanıza be! ver lincoln’ e… ardacım sen ortalarsın.. vur..
- ( sevgili ) : aşkım farkında mısın takıma taktik veriyorsun?
- …….
- ahh seni getireceklerdi şu takımın başına..
- sus, heyecanlıyım..

biraz geçer:
- ( ben ) : ..ktir şurdan ya… odun barış.. evine git olm sen.. aa hakeme bak dhufkd!öıf!’^+%&/(hşlgg..
- ( sevgili ) : aşkım küfür ediyorsun..
- evet?
- etme!
- ???..

neyyyssse..
0-0 fena bir skor değil gibi görünse de,
hala tur açısından riskli gibi.

bordeaux’ lu TRT spikerinin
“ ama bordeaux deplasmanlarda çok iyidir, henüz her şey bitmedi “
minvalindeki sözleri de düşünmeye sevk edici..

lost izliycem bi de bu akşam,
o da ayrı tabi..

Hiç yorum yok: