1.04.2008

gidişat budur...


zamanın dışında kalmaktansa,
içine girmeyi tercih ederim.
ama bir şeyi tercih ediyor olmam,
onu hemen başarıyor olmam demek değil.
başaramıyorum nitekim.

bu “ evlilik hazırlıkları “ denen dönem de,
ne menem bir şeyse,
bir anda avucunun içine alıveriyor sizi.
düşünmeden attığınız her hangi bir adımın
ya da boşa geçirdiğiniz herhangi bir dakikanın
suçluluk duygusunu yaşayabiliyorsunuz.
ya da yaptıklarınız,
bir anda boyunuzu aşabiliyor.
yetiştiremiyorsunuz,
unutuyorsunuz,
bulunmanız gereken yerler,
teslim almanız gereken şeyler son anda aklınıza gelebiliyor.
sürekli bir panik
ve kaos duygusu.
artısı da üzerinize akşamları birdenbire çöken korkunç yorgunluk oluyor.

anlayacağınız işler bu rayda.
işin romantik boyutu tamamen unutulmuş durumda.
hem de ben tam tersini isterken.
ama bana fikrimi ve duygularımı çok fazla soran yok nasılsa.

kırıldığım ve üzüldüğüm şeyleri taraf tarafa toplasam,
bu işten çoktan soğuyup gitmiştim.
gel gör ki adam gibi önümü bile göremeyecek kadar karışmış vaziyetteyim.
“ affet ve unut “ şu anki hislerime çok uzak bir felsefe.
ama eninde sonunda yapmak zorunda bırakılacağım şey bu.
en azından yüzeyde.

peki ya derinde?


Hiç yorum yok: