25.04.2008

bir ev varmış.. dünyadaymış.. dünyaeviymiş.. artık içindeyim...


evet gelemedim
ve yazamadım.
ama inanın yazamamamın önemli bir sebebi vardı :
evlendim.

bunca koşuşturmalar,
hazırlıklar,
telaşlar sonucunda,
12 Nisan 2008 günü resmi olarak dünyaevine girdim.
( tebrikleri bilahare aliiim )

Nikah Beşiktaş Evlendirme Dairesi’ ndeydi.
ardından da Beyoğlu Andon’ a gidildi.
terasta yenildi, içildi, eğlenildi.

ama o ana gelinceye kadar likelife’ ınız ne aşamalardan geçti!
kuaförler,
fotoğrafçılar,
yok efendim “ evden çıkmalar “..
çoğunluğu kabus gibiydi.
gelin arabasının üzerine atlayan çocuklar da cabası.
nikah dairesinden çıkışta süslerin tümünü çıkardık tabi.

erken bir saatte vardığımız nikah salonunda,
gelin odasında bekleme işi stresliydi.
şahidim bir türlü gelemedi.
ama çelenklerimiz,
çiçek buketlerimiz,
telgraflarımız geldi.
çoğu heyecanlı birkaç dakika hızla geçti
ve ben birdenbire evli biri oluverdim.

ertesi gün balayı için abant’ a doğru yola çıktığımızda istanbul’ da trafik kilitti.
uzun dakikalar boş yere geçti.
istanbul’ dan kurtulduktan sonra,
2 saatte vardık abant’ a.
çevrede neresi varsa gezdik.
köy kahvaltıları ettik,
dere kenarında sucuk ekmekler yedik,
gölün etrafında faytonla gezdik,
yedigöller’ e giderken inanılmaz tehlikeler geçirdik.
( 26 km daracık bir stabilize yol.
tamamı viraj ve arabanın içine dolan toz toprakla ancak 1 saatte çıkabildik 1.200 küsur metre rakıma.
arabanın lastiği patlasa,
ya da biri önümüzü kesip bizi soysa,
görecek,
duyacak,
yardımcı olacak bir Allah’ ın kulu yok.
cep telefonu da çekmiyor bittabii )

kısacası bol bol gezdik,
gördüğümüz,
dokunduğumuz,
tattığımız her şeyde,
neşemize “ vay beee “ nidalarını ekledik.
şaşırdık,
hayran kaldık,
ezberledik,
sevdik.

kafamda durmaksızın dönen
“ hayatımın son anına kadar,
bugünleri özleyeceğimi biliyorum “ cümlesiyle döndüm İstanbul’ a…



Hiç yorum yok: