23.10.2007

Açma Kapıyı!


kapılara bakmak yok artık.
yaklaşan bir adım sesiyle sevinivermek yok..
"sürpriz mi yaptın bana?" diyerek boynuna atlayıvermek..
her yeşil gölgeye "sevdiğim, sen misin?" diye koşmak yok..

12 kişinin sevdiği,
12 kişinin "yeşil gölgesi",
aslanı,
aşkı,
evladı,
kardeşi,
artık kimiyse beklediği,
o,
artık yok..

başıma gelse dayanamam..
başkalarının başına geldiğinde bile katlanamıyorum..
2 gündür içim ezik..
tutuk..
durup durup acıyor..

filmleri severim,
tamam..
filmlerin sonunda askerler öldüğünde tamam oluyor,
"ne dramatik sondu" filan diyoruz..
ama gerçekte ölümün hiçbir güzel yanı yok!
soğuk,
acı,
pis,
yapış yapış bir duygu..
sarsıcı da..
sersem gibiyiz işte milletçe dünden beri,
durumumuz ortada..

8 kişi de "eksiğiz" bu sefer üstelik..
neredeler??
allahım,
ne çıldırtıcı bir soru bu şimdi?
o gencecik çocuklar şimdi neredeler???

ya esirlerse?
ya şu an işkence görmektelerse?
ya yeni bir Cengiz Topel vakası yaşanırsa orada?

ne yapacağız?
şu an ne yapabiliriz?
herkes başka bir şey söylüyor,
kimi sınır ötesi
kimi sıcak takip diyor,
kimi Amerika'yı beklemeliyiz derken,
başbakan İngiltere' ye uçuyor..

ben bir şey bilmiyorum
ve sadece izliyorum..
tek isteğim artık kimse ölmesin!
biz yumruklarımız sıkılı,
gözlerimizden tomurcuk yaşlar dökerken,
birbirimize göstermemek için,
artık başka tarafa çevirmeyelim kafamızı..

artık fazladan bir kişi daha "benim umudum dün toprağa girdi" diyerek
kapatmasın kapısını...

Hiç yorum yok: