12.01.2011

veda-2


bazen çevrene bi dolu insan toplarsın,
"avcı hikayelerine" benzer bir hikaye uydurursun,
tadını çıkara çıkara bu yalana onları inandırırsın,
biraz da dallandırıp budaklandırırsın ki uydurma olduğu çakılmasın.
(küsüratlı sallayayım ki yalan olduğu anlaşılmasın ekolü )
gayet inandırıcı giderken,
hikayenin can alıcı bir yerinde öyle bir şey söylersin ki,
yalanın anlaşılır,
artık o cümleden sonra tüm olay örgüsünün inandırıcılığı kaybolur,
sapır sapır dökülürsün.
mesela:
"bizim müdür birden ayaklarıma kapanıp salya sümük ağlamaya başlamasın mı?"
"kız bana yalvardı abi noolur akşam bende kal diye, ama ben yanaşmadım tabi abi"
veya "zamanında trilyonlar teklif ettiler kabul etmedim"
gibi.


şimdi ilerde torun torba sahibi olursak,
onlara Galatasaray ruhunu aşılamaya çalışacağız ya,
Ali Sami Yen Stadı'nın kapanış maçını da katacağız elbet anlattıklarımıza..

çok duygusal bir atmosfer vardı yavrum,
diye başlayacağız..
saatler öncesinden başladı herşey,
efsaneler maç yaptı önce,
sonra konuşmalar yapıldı,
eski-yeni futbolcular, yöneticiler bir çok değerimiz yanyanaydı,
ışık gösterileri, danslar, tezahüratlar vardı,
diyeceğiz..

çocuklarımız,
torunlarımız,
bunları dinleyip:
-vay beee, diyecekler.
hikayenin devamına geçeceğiz:
-21:30'da maç başladı.
iyi oynamıyorduk,
stadın yıkılacak olmasının hüznü vardı belki de üzerimizde,
belki de bazı futbolcular bilmiyordu taşıdığı formanın değerini,
diyeceğiz.

erken bir gol yedik,
moralimiz bozulmuştu ama çok da umursamıyorduk,
çünkü oradaki sıradan bir kupa maçı değildi,
stadımıza veda ediyorduk biz ve o an sahada bulunan 11 kişiyi değil,
gelmiş geçmiş Galatasaray'a emeği geçen herkesi selamlıyorduk,
diye ekleyeceğiz.

yine de buruk bir tadla sevgilimizden ayrılmak istemiyorduk
ve bir galibiyet bekliyorduk..
gol bekliyorduk..
golü özlüyorduk kiiiiiii,
dediğimizde,
güzel gözlerinde kocaman heyecanlarla "evetttt sonra nooooldu?" diye soracaklar.
"tam o anda Servet röveşata golü attı yavrularım" diye cevap vereceğiz.
torunlarımız o dakika bizlere inançlarını yitirip
"utanmıyor musun küçücük çocuğu kandırmaya. biz bile yemeyiz bunu" diyerek,
belki de bize küsecekler.
çünkü nesilden nesile bilgi aktarımı sayesinde,
onlar dahi Servet'in röveşata golü atamayacağını bilecekler.

oysa ki biz doğru söylüyor olacağız!
evet belki gözlerimize inanamadık ama dün Servet röveşata golü attı.
bu kelimelerin yan yana gelmesi bile şaka gibi ama napalım,
torunlarımız bize inanmayacak da olsa,
gerçek öyle..
(stadyum geçersiz bir işlem yürüttü ve kapatılacak.)

arkasından Arda'nın golü geldi öne geçtik,
sonra da transferi tartışma yaratan Kazım'ın golüyle farkı 2'ye çıkartıp,
maçı 3-1 önde bitirdik..
işte "futbolda herşey var" derken insanlar neyi kast ediyorlar.
anladınız siz onu..

(yalnız önce hazırlık maçında Sabri'nin -evet Sabri'nin- gol atması,
arkasından da bu maçtaki Servet mucizesi,
tüm bunlara doğaüstü olaylar diyip geçioruz ama,
ya bunlar 2012'deki kıyametin habercileri değil de,
Hagi'nin takıma getirdikleri ise?
teknik direktörlüğü zayıf dediğimiz efsane futbolcumuz,
ya bunlardan bile faydalanabilecek bi futbol dahisiyse?
o zaman Hagi için de umutlanabilir,
teknik direktörümüzü bulduk diyebiliriz.
ama henüz çogerken erman )


bi de bi şey keşfettim onu söyleyip gideceğim.
herhangi bir takım taraftarı,
tuttuğu takım maçta geriye düştüğünde inanılmaz bir stres yaşıyor ya.
başlıyor oyunculara saymaya,
böyle mi oynanır ne hallere düştük vs diye.

yeniliyor olmanın psikolojisiyle geriliyor geriliyor geriliyoooor..
pat! takımı bi gol buluyor sonunda.

işte orada sahte bi "keşke gol atmasaydık, ibret olurdu belki bizimkilere" söylenmesi filan oluyor da,
ben yüzlerindeki kasılmanın azalmasına bakıp
"ohhh be gol attık" hazzını yaşadıklarını anında anlıyorum.
o yüzden gol atınca sevinmemiş numarası yapmayın piliiz.
itiraf edin, bi rahatlama oluo.

son söz:
yahu ben Kazım'ı febede iken hiiiç mi hiç sevmezdim.
ama bakınca sarı-kırmızılı formayla biraz daha çekilir mi olmuş ne?
ahahahaha..
Cem Yılmaz'ın dediği gibi: yanlış anlamayın, forma sevdiriyor..

şaka bir yana dün iyi oynadı filan ama,
ben Kazım'a şimdilik güvenemiyorum.
önemli maçlardaki performansına ve devamlılığına bakıp yorumumu sezon sonuna bırakacağım diyorum.
zaten dalga geçmek için apartta bekleyen -başta sevdicek- fenerliler var.


bizi sevenleri üzmeyelim baba..




Hiç yorum yok: