4.06.2007

ÇOK KÖTÜ, AZ İYİ...


"çekim yasacı" lara duyrulur,
sizin yasa benim üzerimde pek bir işe yaramadı.
cumadan bu yana değişen tek şey,
artık biraz daha iyi bowling oynuyor olmam.
ki bu da 2 sonuçtan birine işaret ediyor:
1- beni okuyanlar arasında ciddi ciddi bu işle uğraşan yok
2- ben haklıyım, bu iş tamamen safsatadan ibaret.
her iki durumda da,
benim açımdan sonuç vahim.

haftasonu yaptıklarımı özetlersem siz de görmüş olacaksınız ki,
pek de kuş kondurmuş filan sayılmam.
sevgili cumartesi + pazar günü 15:00 - 16:00 sularına kadar çalışmış bulunduğundan
ve aramızda mevcut problemlerin varlığından,
çok verimli ya da güzel geçmedi günler.
cumartesi Tünel’ deki Gloria’ da oturup
"meyveli serinleticilerimizi" içtikten sonra,
aksiyon isteklerimizi gemlemeyip,
bowling oynamaya gittik,
2’ şer oyun üstü üste oynamak suretiyle,
biraz kolları çalıştırdık.
sonra 3 tur da langırt oynadık.

ardından sevgili dedi ki:
Dolmabahçe’ de go kart açılmış,
gidip yapalım mı?
aslında yapalım da demedi,
ben yapayım sen seyret dedi!
el sebep :
ben beceremezmişim.
kızlar bu işi yapamazmış efendim!
tam da hayatgibi’ ye söylenecek şey!

neyse yaparsın yapamazsın laflamaları arasında,
Dolmabahçe Sarayı’ nın yanına kadar indik ki,
orada sevgilinin aslında bahsettiği go kart sahasıyla ilgili hiçbir şey bilmediğini dehşetle fark ettim!

- ee yok buralarda, belki lunaparkın oralardadır, dedi
- ama olmayadabilir?
- yani
- şimdi o yokuşu çıkarsak ve orada da yoksa kötü olmaz mı?
- olur
- o zaman Beşiktaş’ a gidelim.
- gidelim

amacımız Starbucks’ a gitmekken,
meydanda gördüğümüz ufak bi Wafflecının ( wafflecı! )
cazibesine dayanamayıp önce bi waffle yedik.
sonra ben daha önce sinemada izleyip taptığım Koro filminin DVD’ sini aldım.
bi kaç tane de spor ayakkabı baktıktan sonra Starbucks’ a oturduk.
bi şiyler içtik.
sonra da evlerimize gittik.

pazar günü yine "akşamüstü" sayılabilecek bi saatte buluşup,
bi arkadaşımızı da alıp Fransız Sokağı’ na gittik.
Chez Vous diye bi yerde oturduk.
ben ıspanaklı krep yedim,
onlar bi şiyler içtiler.
sonra kalkıp Cevahir’ e gittik,
beyler kendilerine kapri bakacaklar diye.
baktılar bi şiy almadılar.

arkadaş askerden yeni gelmişti.
Atlantis’ e götürelim dedik.
kendisi benim eşliğimde Atlantis Kule ve Çılgın Köpekbalığı’ na bindi,
sevgili teşrif etmedi,
o Uçan Balina’ da kafayı döndürmekle yetindi.
sonra sevgiliyle bowling oynadık yine,
Atlantis’ in içinde.
sonra da yemek katına gidip
Kentucky – Burger King filan,
karışık bi şiyler alıp yedik.
ardından ben eve gittim.
Koro’ yu izledim.
acayip hislendim.
gözlerimden yaş geldi.
( bu benim film izlerken ağlamama verdiğim isim.
çünkü en fazla bi damla yaş yuvarlandığından,
ağlamak demek içime sinmiyor )

sonra üzerine iki bölüm de Lost izledim.
Politika Durağı’ nın gece tekrarını izlerken,
huzursuz bi uykuya daldım..

1 yorum:

atalet dedi ki...

koro ..
geçen yıl koronun şarkılarından koro okul gösterisi yapıldı benim çekirdeğin okulunda..
çekirdek de koroda..
evde sürekli dinlemekten hepimiz.. şarkıları ezbere söölüyorduk

vois sur ton chemin
gamins oubliés égarés
donne - leurs la main.. nırınım..
(yolunun üzerinde..
unutulmuş.. kaybolmuş çocukları gör..
onlara elini ver..)