27.12.2012

kısa kısa dünya magazin


***MTV'de UK The Official Top 40 listesini izliyorum da,
2012'nin en iyileri var şu an,
Gangham Style 6 numarada?!
bu şarkıdan daha başarılı olmuş 5 şarkı daha mı var yani 2012'de?
şarkıyı seversiniz sevmezsiniz o ayrı,
ama youtube'da 1 milyar tık almış başka şarkı mı var bu yıl Allahaşkına?
sırf bu haftayı baz alıyorlarsa o başka..

*** Bomba bomba.
Britney Spears'ın yıllar önce boşandığı kocasından 2 oğlu var biliyorsunuz.
bugün o zamanki kocası Kevin'ın kardeşi çıkıp,
"Britney kardeşimle evliyken ilişkiye girdik,
çocuğunun babası da benim" demiş!
havar komşular havar!
yahu bu kadının başı skandallardan kurtulmayacak mı?

*** Rihanna kendisini dövüp karakollara düşüren
eski sevgilisi Chris Brown'la barışmış!
Yohannes!
yaf tamam tutkulu aşk,
vazgeçilemeyen sevgili olaylarını ben de severim de,
burda söz konusu olan şey dayak!
sana vurmuş birine nasıl dönersin?
üstelik muhtaç da değilsin.
"siz bizim aramızdakini anlayamazsınız" gibi bir şeyler de demeçlemiş!
böyle aptalca bir şeyi hiçbir zaman hiçbir şekilde anlamak da istemem zaten Rihannacım.
( sesini ve şarkılarını seviyorum hala, orda sorun yok OK? kib bye )

*** Kate Winslet annesine babasına bile haber vermedennn gizlice evlenmişşşş.
bu kaçıncı evliliği oldu sayan var mı ya?
Sam Mendes'ten sonrasını takip edemedim ben.

yerli Gossip Girl'ünüzden şimdilik bu kadar.
(bu arada Gossip Girl de final yapmış ya la?)
---spoiler---

Blair'la Chuck,
Serena'yla Dan evlenmiş sonunda.
Gossip Girl de Dan çıkmış.
"girl" kısmı şaşırtmacaymış.

---spoiler---

xoxo.
hayatgibi.




21.12.2012

schalke çıktı ya la!..


sevgili günlük,

galatasaray'ıma schalke çıktı,
sevindim.
yarın kıyamet kopacak diyorlar
ya da 3 gün karanlık ve sessizlik olacak diyorlar ki
öyle bir şey olursa da çok kafayı sıyıran olur diye tahmin ediyorum.

ben bu senaryolara inanmamakla birlikte,
eğer öyle bir şey olursa diye şunu tarihe not düşmek istedim;
eğer yarın ölürsem aklıma aşkım, canım yeğenim Deniz'im, Arthur bi de Galatasaray'ım gelir,
diğer kimse de çok fazla umrumda olmaz.
son 1 yılda yaşadıklarım söyletiyor bana bunu,
hiç kusuruma bakma günlük.
nankör filan da değilimdir bu arada.
vakit olsa anlatırdım ama ölüyormuşuz be panpa!

ben ne olur ne olmaz diye yılbaşı ağacımızı kurdum ama.
hem de tek başıma!
sevdicek bu işe asla yardım etmez çünkü,
ellerime batıyor çok uzun sürüyor filan diye bir sürü bahane üretir.
ben de başım döne döne 3 saat kadar uğraşıp tek başıma kurdum işte.
hava karardı bunu yaparken.
ben de ağacın ışıklarını yaktım,
digitürk'ün jazz kanalını açtım,
perdeyi aralayıp kara baktım.

belki de dünyadaki son günümdü ve böyle geçti.
kötü bir hayat demezdim ama şu son 20 ay beni bitirdi.

alevlere ateşlere karışmadan
ya da karanlık boşluklara karışmadan
veya acayip güzel ortamlara dalmadan önce,
hepinize elveda.

ben de vardım bu dünyada.



19.12.2012

Galatasaray döndürsün başımı sadece!


merhaba,

hayat hala kötü, zor, hastalıklarla dolu vs.
şu inanılmaz baş dönmesinden kurtulabilmiş değilim mesela.
geçeceği yerde arttı,
aylardır doktor doktor geziyorum ama çok uzun anlatmak istemiyorum sizi sıkmamak adına.

sonuçta vardıkları 3 nokta var doktorların baş dönmesi sebebi ile ilgili:
1-) iç kulakta denge siniri sıkışması sonucu kanal parazisi
2-) boyundaki kasların aşırı spazmı
3-) demir eksikliği

bunlar var elimizde ama sonuç ne derseniz sıfır.
özellikle iç kulakla ilgili olaylarda kullanılan sadece bir ilaç var,
"onu içip bekleyeceksin" den başka bir şey çıkmıyor ağızlarından.

%90 vücudun kendi kendine iyileştirmesi gereken bir problemmiş.
iç kulak müdahale yeri zor bir organ olduğundan,

tespiti tedavisi çok zor,
ellerinden de pek bir şey gelmiyor.
genel olarak vertigo diye geçiştirilen bu hastalığın bir sürü iyileşme hikayesi var

ve 1 ayda düzeldim diyen de gördüm
10 yıldır doktor doktor geziyorum çaresini bulamadım diyen de.
ama benim baş dönmelerim öyle seviyede ki,
tuvalete bile "gerçekten ihtiyacım var mı acaba" diye iyice düşündükten sonra gidiyorum.
o yüzden durumun uzun sürebilecek olması çok moralimi bozuyor.
bir de kafamı da toplayamıyorum hiç.
şu yazdıklarım şu an anlamlı bir bütün oluşturuyor mu onu bile bilmiyorum.
garip unutkanlıklar filan had safhada.
2 gece uykumdan hiç bir şey hatırlamayarak uyandım.
sadece kim olduğumu değil yaşamakla ilgili hiçbir şeyi hatırlamıyordum.
tabula rasa gibi.
bir kaç dakika sonra geçti ama ben çığlık çığlığa evi ayağa kaldırmışım tabi.
kabustur filan deyip geçiştiriyorlar ama bilmiyorum.

bu arada durumum çok kötü olunca acaba nörolojik bir sorun mu var diye korkup MR çektirdiler tekrar.
ben kapalı alan korkum olduğu için açık MR'a giriyordum hep.
bu sefer doktor o tam göstermiyor her şeyi dedi.
kapalı istedi.
hem de hem beyin hem boyun.
ilaçlı bi de.
uzun sürecek yani.
ben çektiremem deyince bayıltıp çektiler.
tekrar anestezi almış oldum.
iyi bi his değil tabi.
zaten başım dönüyordu bir kaç gün iyice leylalaştım.
temiz çıktı her şey çok şükür
ama ben niye kafamı toparlayamıyorum

niye unutkanlıklar yaşıyorum diye hala korkuyorum.
alzheimer filan olsa çıkar mıydı acaba MR'da?
çok korkutucu şeyler yaşıyorum yani bilmiyorum.
buradan sonra kalkıp herşey düzelip benim işe döneceğim günleri filan hiç gözümde canlandıramıyorum. 


kısacası günler kolay ve güzel geçmiyor yani.
bu sebeple bu aralar bana mutluluk veren tek şey Galatasaray'ım.
futbolda zaten fanatiktim,
sürekli evde olunca diğer branşlara da taşıdım işi.
TV açıksa sadece GS TV izliyorum.
bu sayede kadın-erkek voleybol basketbol ne varsa takip ediyorum.
bugün hem kadın voleybol,
hem erkek voleybol,
hem bayan basketbol,
hem de erkek basketbol maçları var mesela.
15:00'te başlayıp 22:00'lere kadar sürecek bir maraton.
artık başımın müsaade edebildiği kadarını izleyeceğim.

özellikle 20:30'daki fb ile oynayacağımız basketbol maçı çok önemli.
bu arada fb demişken pazar günü fena yendik onu da belirtmeden geçmeyeyim.
(ya da felipe melo'dan gelsin: hahahahahahahahahahahahahahahaha :) )
voleybolda 5 gün içinde 2 kez yendik onları zaten.
basketbolda da yenersek son 15-20 gün içinde her dalda dize getirmiş olacağız ezeli rakibi.

bunlar tabii güzel şeyler ama
asıl önemli olan sezon sonunda şampiyon olmak
ve Avrupa'da başarılı olmak.
Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıktık biliyorsunuz
ve yarın yeni rakibimizin belli olacağı kura çekimi yapılacak.

ben de üşenmedim
veeeee evde kendi kendime bir kura çekimi gerçekleştirdim.
evet küçük kağıtlara her iki torbadaki takımların adını yazdım,
kimler kimin grubundan çıktığı için birbiriyle eşleşemez filan onları hesapladım
ve hile hurda olmaksızın bir kura çektim.
sonuçlar aşağıda,
bakalım ne kadarı tutacak yarın çekilecek kurada:

Dortmund - Porto
Manu - Valencia
Bayern - Milan
PSG - Arsenal
Schalke - Real Madrid
Barcelona - Galatasaray
Juventus - Celtic
Malaga - Shakhtar

yaaaaa bize Barcelona çıktı.
sakınan göze çöp batar mı denir ne denir?
ben Malaga veya Schalke çıksın istiyordum halbuki.
neyse umarım istediğim gerçek kurada çıkar.
ama hangi rakip çıkarsa çıksın biz turu atlamak için sonuna kadar uğraşacağız tabii ki.

rakip belli olduktan sonra
- başım çok dönmezse -
rakiple ve neler yapabileceğimizle ilgili detaylı bir analiz yazısı yer alabilir buralarda bir yerde.